‘KIBRIS’I YUTMA’, BİR AB DEĞERİ MİDİR?

0
blank

Avrupa Birliği Komisyonu Başkan Yardımcısı Borell, denizlerdeki hidrokarbon yatakları ile birlikte egemenlik haklarını Kıbrıs Rum tarafına bahşetmek için canla başla çalışıyor.

Bu Borell’in kendi projesi değil tabii… Bu bir AB projesidir… 

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki Annan Planı süreci dediğimiz süreç de “Kıbrıs’ı bir bütün olarak Türkiye’nin elinden alma” projesiydi. Sonuçta plan bunu sağlayamadığı için Rum tarafınca reddedilmiş ama Rum tarafı AB üyesi yapılarak “yeni savaş olanakları”elde edilmiştir. Şimdi kullanılan işte bu olanaklardır.

BORELL’İN GİRİŞİMLERİ

Avrupa Birliği’nin savunma ve dışpolitikadan sorumlu Komisyon Başkan Yardımcısı Borell, geçen hafta Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı ziyaret etti. Aynı Borell, Türkiye’ye gitmek için de çalışıyor. Anlaşılan odur ki, Yunanistan ve Rum tarafının isteklerine uygun olarak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini engellemek için girişimler yapacak.

blank
HELİKOPTERDE: AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Borell, Rum Savunma Bakanı Angelidis Yavuz sondaj gemisinin çalıştığı alanda tur da attı.

Borell’in bu temasları, elbette Rumların ve Yunanlıların çıkarlarını korumayı amaçlıyor. Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin denizlerde varlık göstermedikleri zamanlarda herşey yolundaydı! “Bu gaz aramalarını durdurun” çağrılarımıza hiçbir AB yetkilisi ilgi göstermemişti. Şimdi harekete geçtiler. Doğal olarak üyelerini korumaya çalışıyorlar. 

İşte AB artık budur. Borell’in başkan yardımcısı olabilmesi için Rum tarafının ve Yunanistan’ın oyuna ihtiyaç vardı. Oylarını verdiler; şimdi de hizmet alıyorlar!

“AB DEĞERLERİ”

Borell, Kıbrıs adasına geldi ama Kuzey Kıbrıs’a geçip, en azından Cumhurbaşkanı Akıncı ile bile görüşmedi. 

Bizi de “yumuşatma” istedikleri zamanlar olmuştu… O dönemlerde Kuzey’e geçerek Cumhurbaşkanı ile görüşmekte fayda görüyorlar; geçiyorlar ve görüşüyorlardı. Şimdi bir fayda ummuyor olmalılar ki bizimle görüşmüyorlar.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Borell’in bu tutumuna tepki gösterdi ve bunun “AB değerleri ile bağdaşmadığını” ileri sürdü.

Nedir bu AB değerleri? Avrupa Birliği’ni şirin göstermek için uydurulan sözler mi? Bu sözlerin peşine düşmemizin bize ne faydası oldu? Bu sözlerin peşine düşmekle elde edilebilecek bir şey kaldı mı?

Hiç sanmıyorum…

AB’NİN İŞLEVİ

Son yıllarda açıkça ortaya çıkmıştır: Avrupa Birliği’nin bölgemiz için geliştirdiği politikalar tamamen Rum-Yunan tarafının kontrolündedir. Zaten ‘reel politik’ dedikleri şey de budur: Destekle beni, destekleyeyim seni…

İsterseniz Kıbrıs Rum tarafının AB üyeliğinin nasıl gerçekleştiğini hatırlayabilirsiniz: Yunanistan, Almanya’yı AB genişlemesini veto etmekle tehdit etmiş ve buna karşılık Rum tarafının üyeliğini garantiye bağlamıştır. O kadar!

Şimdi bu üyelik, bizim ve Türkiye’nin aleyhine alabildiğine kullanılmaktadır. Rumlar denizlere sahip çıkarken sesini çıkarmayan Avrupa Birliği, Türkiye’nin aynı denizlere fiilen sahip çıkmasını önlemek için çırpınıyor.

AB İLE İLİŞKİLER

Kıbrıslı Türkler, AB ilişkilerini yukarıdaki gerçekler ışığında yeniden şekillendirmek zorundadırlar. Gör beni, göreyim seni! Avrupa Birliği Kuzey Kıbrıs’ta bir operasyon yapmak istediği zaman mutlaka bizim de bir koşul ileri sürmemiz ve bu operasyona izin vermek karşılığında yeni bir kazanım elde etmemiz gerekiyor. Reel politik!Elbette benim de aklımda bazı çifleştirmeler (coupling) vardır ama AB’nin Kuzey Kıbrıs’ta neler yaptığını, bizim bunlara karşılık neler isteyebileceğimizi benden çok daha iyi bilecek durumda diplomatlarımız vardır. Önemli olan onları siyasi olarak yönlendirmek ve “yalvarma” veya tereciye tere satarcasına “AB değerleri” diye olmayan bir şeye sahip çıkma politikasından vazgeçebilmektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz