UBP’LİLERE YALVARIŞ: “BİZİ ÇARESİZLİĞE TERK ETMEYİN”

0
blank

Ulusal Birlik Partisi, yakında kurultaya gidecek ve genel başkanını seçecek. Son haftalardaki ilçe kongreleri de gösteriyor ki UBP yine bu sistemin iddialı partilerinden biri olacak.

Ufak veya büyük bütün partiler ciddi bir çaba içindedirler… Erken seçim tartışmalarının da sonuna geldiğimize göre, herkesin boyunun ne olacağını KKTC seçmeni tayin edecek. UBP, “tek başına iktidar” hedefini tutturamasa bile yeni bir koalisyonın lider partisi veya ana muhalafet partisi olacak.

GÖRÜŞ ALIŞ-VERİŞİ

Böyle bir partinin ve lider kadrosununun halkın sorunlarına; bu sorunları çeşitli şekillerde ortaya koyan aydınların veya diğer eleştiricilerin mesajlarına kulak tıkaması, toplumsal devinimi körelten başlıca unsurlardan biri olarak karşımızda duruyor. Toplum sorunları konusunda fikir üretmeye, bunları karar vericiler ile paylaşmaya özen gösterenlerin motivasyonlarının kırılması, toplumsal devinimi ve daha iyi bir yaşam arayışını körelten başlıca faktörlerden biridir.

İsterseniz buna “öğretilmiş çaresizliğin toplumsal hali” de diyebilirsiniz. Ne yazarsanız yazın; ne söylerseniz söyleyin karar vericiler bildiklerini yapacaklarsa toplumsal bir fikir alış-verişine ihtiyaç kalmamış demektir. Sabırla bu sürece katılmayı deneyenler de önünde sonunda pes edecek ve köşelerine çekileceklerdir.

Şimdiki UBP Genel Başkanı ve Başbakan Saner, ne yazılanları okuyor, ne de haykırışları duyuyor! Eleştirilere sağır, yıkıma karşı kör! Sanki de başka bir dünyada yaşıyormuşcasına pembe tablolar çiziyor. Açıkcası, “siz ne söylerseniz söyleyin, ben bildiğimi yaparım” mesajı veriyor.

TOPLUMSAL YILGINLIK

Son zamanlarda gözlemlediğim eleştirilerdeki azalmanın veya sivil toplum örgütlerinin devinimindeki düşüşün nedeni de bu olsa gerek. Hazırlanacak bir raporun, ortaya konacak önerilerin hiçbir değerinin olmayacağı bilindiğinden olsa gerek herkes köşesine çekilmiş gibi görünüyor…

  • Kovid-19 vakalarının sayısı, nufusu bizimkinin üç katı olan Güney Kıbrıs seviyesinde seyrediyor ama biz sadece seyrediyoruz. Aşılama yavaşlamış ama aldırmıyoruz… Nerede eski tartışmalar, diye hayret bile etmiyoruz!
  • Elektrik sorunu nasıl çözülecek? Elektriksiz kalabileceğimizin farkında olmamıza karşın bu soruya yanıt vermekten vazgeçmiş olmamız başka nasıl izah edilebilir ki?
  • Çocukların bir kısmı okula haftada ancak iki gün gidebiliyor ama biz bu korkunç cinayeti bile görmezden geliyoruz.
  • Kıbrıs sorununu çok yakından takip etmeyi adeta bir hastalık haline getirmiş olanlar bile bu takibi bırakmış görünüyor. BM Genel Sekreteri “özel temsilci” mi atayacak; yoksa “kişisel temsilci” mi gbi bir tartışma ile ilgilenme ihtiyacı duymuyorlar.

YENİ BİR HEYECAN

Bütün bunların toplamının bize “toplumsal yılgınlık” olarak yansıması elbette kaçınılmazdır; “yeni bir heyecana” ihtiyacımız vardır. “Bu memlekette hiçbir şey olamaz” saplantımızın derinleşmesi bizim için öldürücü olacaktır.

Bugünkü aşamada bunun çaresi UBP’lilerin elindedir. Evet, yakın bir gelecekte seçim olacaktır. Sonrasında nasıl bir hükümet oluşacağını şimdiden diğer yöneticilerinin de “başarılı oldukları oranda UBP’nin başında kalacaklarını” bilmeleri, başarılı olmanın bir yolu olarak toplumsal duyarlılıklara ve bunlara ilişkin görüşlere önem vermeleri toplumsal dinamizmi harekete geçiren başlıca unsurlardan biri olacaktır. UBP üyelerine yalvarıyorum: Kıbrıs Türk halkının toplumsal dinamizminin yok edilmesine, edilgenliği bir yaşam tarzı olarak benimsemesine, “öğrenilmiş çaresizlik” denilen hastalığın pençesinde yok olmasına izin vermeyin! Ne iseniz o olun; korkmayın ve kendinizi ortaya koyun! Sizin heyecanınız, elbette diğer partilere gönül vermiş yurttaşların heyecanını da tetikleyecek ve bunun sonunda kazanan Kıbrıs Türk halkı olacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz