SİYASETTE MAGAZİN ARTARKEN EKONOMİK ÇÖKÜŞ HIZLANIYOR

0
blank

İktisadi tabirle Kıbrıslı Türkler olarak bizim ürettiğimiz ve sunduğumuzla toplamda sürdürülebilir bir fiyat avantajımız yoktur.

blank

Sürdürmek istediğimiz yaşam standardı (maliyetimiz) ve fiyatımız (mal ve hizmet üretimi) arasındaki dengesizlik fazla açık verdiğinde doğal düzeltmelerle (kriz) olduğumuz yerden aşağı gidiyoruz.

Olayın iktisat ile sevk ve idare ilmi açısından klinik özeti budur.

Bağımlı ve ‘dibelik’ tehlikeli bir hal alan yaşam tarzımız var.

Böyle olunca da moralimiz bozulup efkârlanıyor, her birimiz ayrı telden çalıyoruz.

Türkiye’nin görünürde yardım etmekteki sessiz ve yavaş yaklaşımına karşı onu haklı görenlerden “oh olsun” diyene kadar çok seslilik var.

Diğer taraftan “ille de anlaşma” diyen kesim de girişte özetlediğim klinik tabloyu empati yaparak o çok özendikleri Rum tarafında yarattığı algı ve olguya hiç kafa yormuyor. Kendi üstüne düşeni hiç üstüne almıyor. 

Bu kesimin söylediklerine bakınca, ekonominin yalnızca maaşların ödenmesi olarak görüldüğü sonucu çıkıyor. Kamu maliyesinin düzeltilmesi için fedakârlık yapmaya başkasından başlayarak yapılmasının Rum ile anlaşmaya ulaşmak ya da Türkiye ile düzgün ilişki kurmak için bir engel olduğu görülmüyor.

Halbuki bu virüsün sebep olduğu ekonomik kriz kamu maliyesini tutumluluk, verimlilik ve etkinlik temellerinde inşa etmek ve ölçümleme ile yönetmek adına denklemin maliyet tarafını iyileştirmek için hoş olmayan şekilde olsa da bir fırsat yaratmıştır.

***

Esas hiç konuşulmayan diğer konu da, yeni ve fiyat avantajımız olacak iş alanlarını bulmamızdır.

Çerçevenin dışından yaklaşımlar lazımdır. Örneğin suyun da gelmiş olması ve giderek bizim bölgemizde önümüzdeki 10-20 yıl içerisinde stratejik avantaj olacağından dolayı ülkenin tümünü ihracata da yönelik olacak şekilde organik tarım alanına çevirebiliriz. Diğeri; adanın kuzeyini, bölge için lojistik bir üs haline getirecek öncelikli hedefi yerli istihdam yaratacak bir montaj ve hafif sanayi üretimi için üs yerine getirmektir. 

Sektör ve hatta firma bazında konuşularak bu yapılabilir. Direk kendi tecrübemden konuşuyorum. Ambargoya takılmayın. Büyük firmaların kar marjlarının baskı altında olduğu bu günlerde bu çok daha mümkündür. 

Bunları devlette ve özel sektörde kovalayan var mıdır? Bununla ilgili hiç bir haber görmüyoruz.

Ütopik bir konu başlığı olduğunun farkındayım ama fiyat avantajı sağlayabilecek iş alanlarını bulmak zaten kolay bir şey değildir.

Ekonomi ve kamu maliyesi bilgisinden çok daha fazla ticari finans bilgisi gerektirir. Özel sektörün liderlik etmesi ve devleti de teşvik ve yasal düzenlemelerle arkasına katması gereken bir alandır.

Bunu yerli ve Türkiyeli iş adamları ile ortak bir şekilde yapılması stratejik bir önem taşır.

Sistem değişikliğini içinde yenilikler olan ekonomiden, tarıma, eğitime ve sağlığa kadar holisitk bir plan ortaya koyduktan sonra bunları hayata geçirmek için atılması gereken bir adım olduğu noktasına gelindiğinde konuşmak lazım.

***

En sondan, başarının resmini çizerek özetleyelim. 

Hesap ve yol haritası bellidir.

Kamuda ve özel sektörde üretken bir yapı nüfusu artırır; göçü önler.

Belli iş alanlarında fiyat avantajı olan üretken ve kamu maliyesi dengesi sağlanmış bir ekonomi ile nüfusu artmış bir Kuzey Kıbrıs karşısında Rumlarla nihai çözüme ulaşma, anlaşma yapma daha kolay olur.

Aksi takdirde bizim güvencemiz olan adadaki Türk askeri kadar üretken olmayan bir yapı ile anlaşma yapmaktan Rum da ürküyor.

İşin düşmanlığa dayalı siyasi ve tarihsel tarafının ağrılığını değişen nesil ile bir şekilde aşsak bile adamlar haklı olarak kendini ekonomik olarak riske atmaktan çekinmez mi?

Devleti paylaşmak ya da devlete bizi dahil etmek istememelerinin konuşulmayan bir sebebi de bu olmasın?

Sen, ‘müsrif bir kumarbaz’ ile ortak iş nasıl yaparsın?

Hatta ortaklık yapar mısın?

Ayni şekilde müsrif kumarbaza Türkiye devleti olarak istekli bir şekilde yardımda bulunmaya ne kadar istekli olursun?

İlle de anlaşma diyenler ve Rum ile anlaşmaya sıcak bakmayanların, tam da bu günlerde, sağlık yerini ekonomi ile ilgili gailelere bırakırken tüm bunları düşünmesi lazım.

***

Yazıyı bitirdim. 

İçimden adadaki magazinleşen siyasi gündeme göre zamansız yazılmış bir yazı dedim.

Diğer taraftan iç sesim, “esnaf dükkanlarını neredeyse iki ay oldu açtı. Turist ve öğrencisiz sokakların boş halini görüp acaba fiyat avantajı olan yeni iş alanlarına olan ihtiyacı ve kamu maliyesinin disiplin altına alınmasının günlük hayatlarına olan etkisini çok daha yakından hissedecek ve hiç olmadığı kadar iyi anlayacaktır” dedi.

Gözümün önüne haberlerde de zaman zaman karşılaştığımız sağlıksız yapı ya da yerine daha çağdaş ve güvenli bir yapı yapılması için kontrollü bir şekilde yıkılmak durumunda kalan binaların dinamitlenip yıkılması geldi.

İçe doğru bir çöküşün içine giriyoruz. Karşı karşıya kaldığımız durumu anlatan görüntü galiba bu. 

Ya eskide inat edip binanın altında kalacağız ya da yıkılan binanın yerine yeni yapıyı oluşturmak için ne yapabiliriz diye her şeye baştan başlayacağız. 

***

Bu son cümleyi de havada bırakmayım. Aklımdakini paylaşayım.

Erken seçim ya da yeni koalisyon senaryoları yerine, partiler üstü tarafsız yeni bir hükümetin kurulması ilk adım olabilir. T.C. devleti ile uyumlu bir şekilde çalışılarak bir yıllık ortak bir bütçe yapılır. Bunun paralelinde de mutabık kalınacak kritere göre sivil toplum örgütleri temsilcilerinin de dahil olmasıyla hazırlanacak olan başkanlık sistemine geçişi de içeren ama onunla sınırlı kalmayan yeni bir anayasanın hazırlanması ve referanduma gitmesi ile bu yeni sayfa açılabilir. Referandum ile birlikte erken seçim de ayni tarihte yapılır.  

Başkanlık sistemi de bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yürürlüğe girmiş olur.

Teknokrat hükümet siyasi hesaplardan mümkün olduğunca uzaklaşarak icraata odaklanır, meclis de yasamaya odaklanır.

Farklı bir motivasyonun siyasette ve toplumda gözlemlenme fırsatı doğar. Anayasa değişikliğini referanduma götürmeden pratikte karşılığını kısa bir süre için de olsa görüp karar verme olanağı olur.

En önemlisi gelecekle ilgili tutunacak bir umut olmuş olur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz