SİYASETİN DE AŞILANMA İHTİYACI VARDIR

0
blank

Artık sahaya ekipleriyle inen siyasete dış müdahaleye şaşırmak yok. Şaşırma aşamasını geçmiş olmamız lazım. Ne demişler “şaş ki aşasın! Aşmak için akılcı plan ve çaba olmalı.

Zor mu? Evet zor. Hatta başarılana kadar imkânsız gibi de gözükebilir.

blank

Yakın geçmişte yaşanmışlıklardan sonra artık seçime müdahale edenler ve bundan nemalananların ne yaptığı ya da söylediği üzerinde durmak yeterli değil. Peşinen kabul edelim yalnızca buna takılıp kalmak delikanlılık olsa da tembellik ve ucuz siyaset olur. Hatta bir adım ileriye gideyim alternatif olmayı istememek olur.

Bundan dolayı gelinen noktada daha da önemli olan halkın iradesine müdahaleye karşı olanları temsil etmeye soyunanların ne yapacağıdır.

Gidilmesi gereken istikameti belirlemek için kontrol edilebilir unsurlara odaklanmak kritik başarı faktörüdür.  

Bunun da ilk anda görünen üç ana dayanağı olabilir. Bunun ilk ikisini bugünkü yazıda diğerini de partilere göre de “farklı dozajda aşılanma” gerekliliği olduğu için bir sonraki yazıda ele alacağız.

Birinci ayak, toplum nezdinde fazla da anlatmaya gerek kalmadan çalıştıkları alanlarda “başarılı oldu” etiketi ile anılan yeni kişileri siyasete kazandırmaktır. “Yeni” çünkü bu dönemdeki vekillerin mensup olduğu partilerin hepsi hükümette yer alsalar da bir bütün olarak yetersiz kalındığı ortadadır. Bu tespitteki tartışma ancak hangilerinin daha az yetersiz olduğu noktasında olabilir.  

Siyasete girmekle elde edeceği yalnızca manevi miras olarak bırakacağı “geldi, değiştirdi, başardı” dedirtmekle yetinecek ve bundan motive olacak adayları ikna etmek lazımdır.

Yasamada ve yürütmede iyilik yapmak ile adaletli yönetimin arasındaki farkı bilen, buna hassasiyet gösteren ve yalnızca dürüst değil görevde oldukları sürede dürüst de gözüken adayları bulmak dış bir müdahaleye maruz kalmadan her partinin kendi kontrolünde olan bir unsur değil midir?

Adayların belirlenmesi parti lideri ve üst yönetiminin nasıl tercihler yapacaklarının, ikna kabiliyetlerinin ve yönetimdeki toplam kalite anlayışlarının dışa yansımasıdır. Bunu size fikren yakın olduğunu düşündüğünüz kişileri aday olmaya ikna edip başaramıyorsanız seçim bildirgesinde vadettiklerinizin ötesinde sorunları çözme yetkinliğiniz ile ilgili de inandırıcı olma problemi vardır.

***

Maliyeti ve geri dönüşü çok iyi hesaplanıp düşünülmüş yaratıcı çözüm önerileri de ikinci ayaktır.

Bunu da yalnızca T.C devletinden gelecek kaynak ile sınırlı tutmamak lazımdır.

Bunun bir ucu israf önleyici tedbirler listesidir.

Diğer ucu Türkiye pazarından başlayarak ihracat ve özellikle tarımsal ürünlerde kendine yetecek şekilde ticaret hacmini çeşitlendirecek ve artıracak iş planıdır. Elbette ayrı ayrı ana başlıklar altında Turizm ve yüksek eğitimin kalitesini ve hacmini artıracak adımlar listesidir.

Diğer bir ucu da bürokraside yapılacak yalınlaştırma ve değer katmayan neye hizmet ettiği meçhul işlem ve adımların ortadan kaldırılmasıdır.

Özellikle kendi parasıyla risk alıp istihdam yaratan iş adamı ve esnafın hızını artırmak ve devlet dairesinde sıraya giren vatandaşın çok daha rahat işini görmesi için yapılacak düzenlemeleri içeren reform listesidir.

Bunların belirlenmesi için beşerî bilgi ve teknik destek için T.C devletinden iyi uygulamalar ile ilgili yardım istenebilir. Hatta bu çalışmaya üniversitelerimizde Master ve Doktora yapan öğrencilerin de katılımıyla destek verilebilir. Bu üniversitelerin eğitim içeriği kalitesini artıracak bulunmaz bir fırsattır. Doğru şekilde ele alınırsa tam bir kazan-kazan örneği olur.

Hemen hemen tüm partiler bir önceki dönemde hükümette yer aldılar devletin yapı olarak durumunu ve işleyişini birinci elden gördüler. Bu iki konu, israf ve süreçler, başlığı altında önerileri nelerdir? Bunu şimdi dile getirmeyeceklerse ne zaman yapacaklar?

Hemen hemen her alanda problemin olduğu bir konjonktürde çözüm önerilerinin yarıştırılmadığı bir erken seçim bizim için lüks olur. Somut ölçülebilir öneriler ortaya koymadan yapılacak bir seçimi bu topluma reva görmemek lazımdır.

Bundan dolayı toplumun öncelikleri ile partilerin önceliklerinin inandırıcı bir şekilde örtüştürülmesi kritik bir başarı faktörüdür. Dikkat çekmesi farkındalık yaratması için yasama ve yürütmede “ilk ay” ve “ilk hafta” ve hatta “ilk 2-3 günde” yapılacak önceliklerin seçim bildirgelerinin parçası olması bile düşünülebilir. Toplumun, siyasetin çözüm olacağına olan iştahsızlığı ancak çok iyi düşünülmüş yaklaşımlar ile bu kez farklı olacağı hissettirilerek ancak aşılabilir. Aksi takdirde aşı tutmayacak ve bu seçimin rakamsal olarak kazananı sandığa gitmeyenler olacaktır.

Bu yeni dönemi “yapmamak için değil, yapmak için sebep arayan ve yapan” bir dönem olması lazımdır. Toplum sandığa giderken bakiye kalacak olan ana tema bu olmalıdır.

Partilerin kendi kontrolünde olan nitelikli aday ve bu vesileyle çözüm üretmekteki inandırıcılığı artırmak seçimlere müdahale “virüsünün” bertaraf edilmesinin de en büyük aşısı olarak görülmelidir.

Dedik ya kontrol edilebilir unsurlara odaklanılmalıdır. Bunu bile    başaramayanın ve yalnızca kendisi ve etrafındaki 2-3 kişinin tekrar vekil seçilmesi için seçim yapıldığını düşünenlerin “mutfakta” işi olmamalıdır. Bir sonraki yazıda üçüncü ayak olan seçim sürecinde Türkiye ile ilgili siyasetin indirgenmesi gereken çerçeve ile devam edeceğiz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz