RUMLARI KONFERANS KORKUSU SARDI

KIBRIS RUM TARAFI, DOĞU AKDENİZ’DEKİ SORUNLARIN KAPSAMLI ÇÖZÜMÜ İÇİN AB TARAFINDAN ÖNERİLEN “BÖLGESEL KONFERANSA” KARŞI ÇIKIYOR. KIBRISLI TÜRKLERİN TEMSİL EDİLMESİNİ İSTEMEDİKLERİ GİBİ, BÜTÜN SORUNLARIN ELE ALINMASINI DA İSTEMİYORLAR.

0

Rumca Fileleftheros gazetesi, Almanya Başbakanı Merkel’in Kıbrıs sorunu ve Türk-Yunan meselelerini bir paket mantığı çerçevesinde ve paralel prosedürler ile yoğun bir şekilde tartışmaya çalıştığını ileri sürdü. Gazete, geçmişte Kıbrıs sorunu ile ilgilenmeyen Almanya’nın  “şimdi Kıbrıs sorunu ve Türk-Yunan meselelerinde paralel ve bir noktada birleştirilecek bir çaba oluşturmak için perde gerisinde hareket ettiğine” dikkati çekti.
NATO için “ne zaman AB’de Türkiye konusu tartışılacak olsa Türk-Yunan meselelerinde ‘ilerlemeye’ ve ‘anlaşmaya’ dair bir açıklama yapan örgüt” ifadesini kullanan gazete, NATO’nun Türkiye ile Yunanistan arasında çatışmayı önlemek için ilgi alanına Kıbrıs sorununu da kattığına işaret etti.

BEŞLİ KONFERANSTA STRATEJİK ANLAŞMA
Gazeteye göre, KKTC’deki Cumhurbaşkanı seçiminden sonra Kıbrıs sorunu için bir Beşli Konferans düzenleneceğine artık kesin gözüyle bakılıyor. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute’un bölgeye gelmesiyle kısa bir ön hazırlık dönemi olacağı ve ardından,  Kıbrıs sorununda bir stratejik anlaşma hedefiyle Beşli Konferans düzenleneceği kaydedildi. Kıbrıs sorununda varılacak stratejik anlaşmanın, çözüme tekabül edecek bir çerçeve olacağı ve detayların, teknik düzeyde görüşülmek üzere sonraya bırakılacağı belirtildi.
BM Genel Sekreteri’nin, Merkel’in, Türkiye’ye karşı yaptırım kararı aldırtmama çabalarına yardımcı olmayı kabul etmiş göründüğü ve Avrupa Konseyi’nin aralık ayındaki zirvesinden önce sonuç almak için prosedürleri hızlandıracağı da kaydedildi.

ŞİRKETLER DE UZLAŞI İSTİYOR

Bu arada, Kıbrıs sorununun çözümünden önce doğal gaz konusunda bir uzlaşı olabilmesi için perde gerisinde formül aranmakta olduğunu yazan gazete, “bu, Ankara’nın ve müdahil şirketlerin de istediği bir harekettir. Bu, Kıbrıs sorununda prosedürün başlamasına dair gelişmeleri zorlayacak senaryo olarak görülüyor” ifadelerini kullandı.
Gazete, bölge ülkelerinin katılımıyla bir Bölgesel Konferans toplanması önerisinin de perde önünde olduğuna işaret ederek, özetle şunları yazdı:
“Öneriyi ileri götürme görevini Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel üstlendi ve zirve kararlarına da eklendi. Bölgesel Konferans artık AB’nin meselesi ve dikkat edilmesi gereken şey de, Kıbrıslı Türklerin de katılmasında ısrar eden Ankara’nın tatmin edilmesi için katılımcılar konusu… Kıbrıslı Türklerin katılmasında Michel de hemfikir görünüyor. Ancak Lefkoşa bunu kabul etmiyor. Lefkoşa’nın dikkatli hareket etmesi gerek. Bölgesel Konferans’ın ajandası konusunda da birçok soru işareti var. Avrupa Konseyi kararlarına göre konferans ‘deniz bölgeleri, güvenlik, enerji, mülteciler, ve ekonomik işbirliğinin’ de aralarında bulunduğu çok taraflı çözüm gerektiren meseleleri içerebilir. Bölge ülkelerinin çoğu kendi aralarında deniz sınırları konusunda anlaştığı için bu çoklu değil ikili meseledir.
Aralık zirvesinden önce Kıbrıs sorununda ve Türk-Yunan meselelerinde gelişme olacağı ve bütün uluslararası aktörlerin bu yönde hareket edeceği açıktır. Üstünlük, BM’nin, NATO’nun ve ABD’nin yardımını isteyen Angela Merkel’de olacak.”

KONFERANSI DA, KIBRISLI TÜRKLERİ DE İSTEMİYORLAR

Bu arada, Politis gazetesi de, “Çoklu Konferans Konusunda Lefkoşa’da Kaygı” başlıklı manşet haberinde, Rum yönetiminin, önceden Almanya’nın önerisi olmakla birlikte Zirve kararlarında atıf yapılan ve AB Yüksek Komiseri Josep Borrell’e, organizasyonu için görüşmelere başlama çağrısı yapılan Doğu Akdeniz için Çoklu (Bölgesel) Konferans’tan çıkabilecekler konusunda endişeli ve hatta kaygılı olduğunu yazdı.
Rum yönetiminin ilk başta, böyle bir konferansa “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” değil de Kıbrıslı Türklerin (ve Kıbrıslı Rumların) katılmasını tartışmadan reddettiğine işaret eden gazete, “Başkanlık Sarayı’nda, böyle bir bölgesel konferans şu anda ‘uygulanamaz’ görülüyor. Dahası konferansın hangi ajandayla olacağı ve hangi ülkelerin katılacağı sorgulanıyor” ifadesini kullandı.
Gazete, Politis’e konuşan ancak adının yayınlanmasını istemeyen bir “hükümet kaynağının” şu sözlerini de özetle şöyle aktardı:
“Örneğin, İsrail de mi katılacak? Evet ise, neden? Doğu Akdeniz’de açıkta olan meselesi yok. Deniz bölgelerinin sınırlandırılmasına dair yürürlükte bulunan anlaşmalar mı görüşülecek?  Bunların ikili anlaşmalar olması bir yana, Kıbrıs’ın bu konuların yeniden açılmasını veya Türkiye’nin de katılacağı bir konferansta tartışmaya açılmasını kabul etmesi söz konusu olamaz. Buna ek olarak Ankara Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıyor, o zaman böyle bir konferans gerçekleştirilebilir görünmüyor. Her zaman, böyle bir konferansta masaya Kıbrıs Münhasır Ekonomik Bölgesi’nin ve doğal gazdan edinilecek gelirlerin Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasında paylaşılması konusunun konulabileceği kuşkusu da var, hem de önceden (Talat-Hristofyas yakınlaşması) uzlaşılmış olmasına rağmen.  Berlin’deki üçlü uzmanlar görüşmesi sırasında bu konuda büyük bir tartışma yapıldı, sonraki aşamada bu toplantıya, Başkanlık Diplomatik Ofisi Başkanı Kiriakos Kuros aracılığıyla Kıbrıs da katıldı. Türkiye böyle bir konferansa, Kudret Özersay aracılığıyla sahte devletin de katılmasında ısrar etti, kabul edilmedi.”

ANASTASİADİS’İN ŞARTLARI VE KORKULARI

Politis, “Anastasiadis’in Şartları ve Korkuları” ara başlığı altında, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Zirve sonrasında Brüksel’de düzenlediği basın toplantısında Doğu Akdeniz için konferans yapılması konusuna şu sözlerle değindiğine dikkat çekti:
“Katılım, alan ve takvim gibi detaylarda bütün müdahil taraflarca uzlaşılmalı. Gerek şahsım, gerek diğer liderler tarafından net olarak ortaya konuldu ki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Konseyi’nde temsil edildiğinden başka şekilde temsil edilemez. Herhangi bir toplumun herhangi bir sıfatla temsil edilmesi kabul edilmez, dolayısıyla katılımcıların kimler olacağında, gündeminin ne olacağında v.b. uzlaşılmalıdır. Bu şartlar altında, (Doğu Akdeniz Konferansı) hoşnutlukla karşılanır.”
Gazete Anastasiadis’in “korkularından birinin de Doğu Akdeniz ile ilgili böyle bir konferansta “Kıbrıs doğal gazının (Kıbrıs sorununun çözümünden önce) paylaşılması konusunun pencereden girebilecek olması”  olduğuna işaret etti ve Brüksel’deki basın toplantısında bu konu hakkında söylediklerini özetle şöyle aktardı:
“Konsey’de 2011 ve 2015 yakınlaşmalarını izah ettim. Ağustos 2019’da sunduğum, Kıbrıs Cumhuriyeti –Türkiye Kıbrıs MEB’ine saygı gösterirse- Kıbrıs Türk toplumunun yararına, gelecekteki gelirlerin nüfusları oranında yatırılacağı özel bir banka hesabı açmaya hazır olduğu, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorunu çözülmeden bile bu hesaptan kendi paylarına düşen parayı toplumları yararına alma hakları olacağı önerimi de anlattım.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz