ONLAR DÖNMEDEN DEVLET MAAŞ ÖDEYEMEZ!

0
blank

Maliye Bakanı’nın bizzat açıkladığına göre, salgından önce KKTC devleti ayda olarak 550 milyon TL kadar vergi topluyordu. Bunlar, gümrükten, içte yapılan alış-verişine sonucu olarak KDV’den ve çalışan insanlardan alınan kişisel gelir vergisinden geliyordu. Geçen ay bu rakam 280 milyon TL’ye düşmüş…

Salgın krizi, arpa-buğdayları hasat edecek kombay sürücüsü olmadığını da ortaya çıkardı. Salgına rağmen, Türkiye’den 30 kombaycı getirilecek. Bunlar Ada’da 90 gün kalarak çalışacak; sonra geri gidecekler.

MAAŞ DÜZENİ

Maliye Bakanı’nın açıkladığı rakamlara rağmen hala uyanmalarımız var: Devletin maaşları eksik ödemesine itiraz ediyor; kendilerine borçlanılmasını bile kabul etmiyorlar. Hemen ve tam maaş talep ediyorlar.

Turizm, yükseköğretim ve konut sektöründe eski durumu yakalamadığımız sürece KKTC içindeki tüketimin eski seviyesine gelmesi ve devletin eski seviyede gümrük vergisi ve KDV tahsil etmesi mümkün değildir.İstihdamda da düşüşler olmuştur ve PAYE dediğimiz gelir vergisi de eskisi kadar olmayacaktır. 

Maliye Bakanı, gümrük gelirlerinin %70’ten fazla düştüğünü açıklamıştı. Biraz daha iyimser olmamız gerekirse devlet gelirlerinin %50 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin edebiliriz. 

Devlet, işte bununla idare etmek zorunda kalacaktır.

YATIRIM DÜŞMANLIĞI

Eski seviyeye gelebilmemiz için özellikle turizm işletmelerinin ve üniversitelerin kendilerini yeni düzene uydurmaları ve eski verimliliklerini yakalamaları gerekiyor.

Otellerin salgına ilişkin önlemler almalarıve daha güvenli hale gelmeleri gerekecek. Belki de yeni yatırımlar ile adeta birer sağlık kuruluşuna dönüşecekler.

Üniversiteler uzaktan eğitime başladılar amabunu geliştirmeleri gerekiyor. Yüzyüze eğitim için de almaları gereken önlemler var. Sınıflar daha seyrek, yurtlar daha güvenli olmalı… Öğrencilerin ve çalışanların sağlık güvenceleri daha başka önlemler de gerektirecek.

Bu ihtiyaçlar açıkça ortada olduğu halde bunları gerçekleştirecek işletmelere ve yatırımlara düşmanlık yapmaya devam ediyoruz.Başbakan bile “kendi ürettiğimizi yemekten”söz ediyor. Bakanlar, işletmelerin çalışanlara karşı yükümlülüklerini yerine getirmediklerini iddia ederek onları itibarsızlaştırmaya kalkışıyorlar. Halkta zaten bazı girişimcilerin devletten daha zengin oldukları ve bu zenginliklere el konularak kendilerine dağıtılması gerektiği beklentisi var. Anlaşılan odur ki, politikacılarımız popülizm yapmaya devam ederek halkın bu duygularına tercüman olacakve oy toplamaya çalışacaklar.

YENİ DÜZEN

Bu durumda yeni düzenin nasıl olacağını merak ediyorum ben!

Belki de bütün otelleri ve üniversiteleri devletleştirmek, onları birer devlet dairesi gibi çalıştırmak en doğrusu olacak!O zaman, her şey halkın veya “bizim” olacak!

Öyle bir durumda kombaycı arayan çiftçilere döneceğiz sanırım… Devlet bize maaş verecek; biz de çalışması için yurtdışından adam getireceğiz! Ürettiğimiz patatesi turistlere zorla yedirecek; otellerde hellimden başka süt ürünü olmasına izin vermeyeceğiz.

Biz bunları yaparken, turistler otellerimizde kalmak için sıraya girecekler; öğrenciler üniversitelerimize kaydolmak için birbirleri ile kavga edecekler.

RÜYA GÖRMEK!

Salgın gerçekleri görmemize de yardımcı olacak sanıyordum; yanılmışım.

Devletten maaş almanızı sağlayanlar, risk alarak yatırım yapanlar ve bu yatırımlarla ortaya çıkan işletmelerde emek harcayanlardır. Salgın nedeniyle işletmeler bir süre daha eski hallerine dönemeyecek. Bu sürede devlet, beklediklerimizi yapamayacak. 

Rüyayı boşverin ve gerçeğe bakın: Eski düzene dönebilmemiz ve devletin Kıbrıslı Türk memurlarına maaş ödeyebilmesi içinturistlerin, öğrencilerin, kombaycılar da dahil olmak üzere yabancı işçilerin geri dönmesi gerekiyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz