MÜSLÜMANLAR VE ARAPLAR BİRLEŞEMEDİ; İYİ OLDU!

İSLAM DÜNYASININ BİRLEŞEMEMİŞ OLMASI, DEMOKRATİK GÖSTERİLERLE NETANYAHU'YU DEVİRMEYE ÇALIŞLANLARI DA GÜÇLENDİRMİŞ OLACAK

0
blank

İslam Konferansı Örgütü ile Arap Birliği ortak bir zirvede bir araya geldiler. Konu elbette Gazze Savaşı idi… Sonuçta bir de ortak bildiri yayınlandı.

Oldukça uzun ve ayrıntılı olan ortak bildiri dikkatlice okuduğunda İslam ve Arap dünyasının önde gelen bazı devletlerinin İsrail ile savaşa tutuşmaya niyetli olmadıkları açıkça görülüyor. Hazırlık toplantısında gündeme getirilen pek çok “kışkırtıcı” öneri de daha baştan reddedilmişti zaten… Kaç haftadır, İslam dünyasının ve Arap aleminin İsrail’e karşı birleşmesi ve adeta topyekun bir savaş sürdürülmesi çağrıları vardı. Bundan uzak durulmuş… İyi, hem de çok iyi olmuş!

Bildiride HAMAS’ın ne olduğuna değinilmemiş… HAMAS bir terör örgütü mü, değil mi? Belli ki anlaşamamışlar! Sadece Batı Şeria’da yönetimi elinde bulunduran Mahmut Abbas liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Filistin’deki Arap halkının tek temsilcisi olduğunu vurgulamışlar… Bu da iyi bir şey! Abbas’ı, İran gibi dinci devletler hariç bütün dünya muhatap alıyor zaten.

Elbette Mısır ile Gazze arasındaki kapıların açılması ve bölgeye insani yardım ulaştırılması gerektiğine vurgu yapılması gerekiyordu; yapmışlar. Savaşın sona erdirilmesi için girişimler yapma görevlendirilen bir de komite bile oluşturmuşlar. Makul oldukları sürece ortak bir ses çıkarmaları işe yarayabilir.

Beni asıl endişelendiren şey, haftalardır devam eden “birleşme” çağrılarının karşılık bulmasıydı. Bu çağrılara kulak asmayan devletler oldu. İsrail’e ve İsrail’i destekleyen ABD ve diğer devletlere karşı İslam ve Arap ülkelerinin birlikte savaşması çağrılarının karşılık bulmadığını bütün dünyanın gözüne sokmak gerekiyor. Böyle bir birleşme, dünyanın sonunu getirebilirdi… Dünyanın sonunun gelmesi, bu çağrıyı yapanların umurunda bile değildir. Mehdi gelecek ya; erken gelmiş olacak. Onlar, inançları gereği dünyanın sonunun gelmesine yardımcı olmayı neredeyse bir ibadet sayıyorlar. Bu uğurda ölenler de zaten ebedi hayata intikal etmiş olacak!

Göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus ise şudur sanırım: İslam ülkeleri tam olarak birleşmemiş olsa bile konuyu bir din savaşına dönüştürmeye çalışanların gücü artmış görünüyor. Türkiye’de olanlar bunu yeterince kanıtlıyor. Dinci militanlar kafeleri basmaya, dinci örgütler sokaklarda Hamas propagandası yapmaya hız verdiler. Güçlendiler ya; görünür olmaktan çekinmiyorlar. Hafta sonu Türkiye’de yaşananlar, biraz daha güçlenmeleri halinde dünyayı kendileri gibi olmayanlara zindan edeceklerinin kanıtıdır aslında.

blank

İslam ülkelerinin tam olarak birleşmemesi, savaşın sonunun geleceğine dair umutları da artırmış olmalıdır ama… Batılı kentlerden ama özellikle Tel Aviv’den gelen protesto haberlerine dikkat edin. Tel Aviv’de Netanyahu’nun evinin veya Savunma Bakanlığı’nın önünde yapılan gösteriler, Washington veya Londra gibi kentlerde yapılan gösterilerin katılımcılarını da “sonuç alınabileceği” konusunda cesaretlendiriyor. Bu gösteriler giderek artıyor ve daha güçlü hale geliyor. Gazze Savaşı’nı bitirecek olan güç, batılı toplumlar içindeki demokratik güçtür. Nitekim ABD Hükümeti, savaşı sona erdirecek bir yol bulmak için yoğun bir çaba harcamaya başladı. Bu savaşın uzamasının kendilerinin de sonu olabileceğini idrak ettiler.

Bu süreçte eksik kalan tek şey, “İsrail’in yaşama hakkının” İslam ülkeleri tarafından açık bir şekilde tanınması ve kalıcı çözüm için kurulması gereken Filistin Arap devletine Hamas gibi köktendinci grupların egemen olamayacağının güvenceye bağlanmasıdır. Bu parça da tamamlanırsa İsrail’deki köktendinciler iyice yalnızlaşacak ve Netanyahu hükümeti sona erecek gibi görünmektedir.

Savaş ancak böyle durur… Sonucu tam olarak söylenemez ama savaş durursa iki devletli çözüm de hayal olmaktan çıkar ve bölgeye barış gelebilir.

Belli başlı aktörler ve en önemlisi de İsrail halkı şunu idrak etmiş görünüyor: Filistin sorunu çözümlenmezse İsrail halkı da huzura ermeyecektir. Karşılıklı tavizlerle bu çözümün yolunu açmak bir zorunluluk haline gelmiştir. Bugün vereceğiz taviz, karşılığında alacağız yaşamın bedeli olarak düşünülmelidir. Bu şekilde “tavizleşmenin” önündeki engellerin temizlenmesi zorunludur. Netanyahu zihniyeti, onun İsrail hükümetine taşıdığı dinciler ve köktendinciliğin Filistin’deki temsilcisi Hamas… Bu şekliyle baktığımız zaman Gazze Savaşı’nın kökdendinciler ile bir arada yaşama taraftarları arasında bir savaşa dönüştüğü de net bir şekilde görülüyor zaten.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz