KÜRŞAT OLAYI ZEMİN ARAYIŞINA DARBE VURACAK!

NASIL OLACAK BU İŞLER? MARIA CUELLAR GÖRÜŞMELERİ BAŞLATMAK İÇİN ÇALIŞIRKEN RUM TARAFI "ENDİŞE YARATMAYA" UĞRAŞTIĞINI İTİRAF EDİYOR.

0
blank

Akan Kürşat meselesinin çerçevesi belli oldu. Kürşat, Rum tarafının çıkardığı bir emir ile tutuklandı. Bu emrin çıkarılmasının iki nedeni olduğu üzerinde duruluyor.

Birincisi… Akan Kürşat, bir avukat olarak Kuzey’de terk edilmiş Rum mallarının alım-satımına aracılık ettiği için tutuklandı ve Güney Kıbrıs’a getirilip yargılanması isteniyor.

Kendisi savunmasını yapıyor ama Kıbrıs Türk halkı adına konuşma yetkisi olanların da söylenecek sözleri olmalıdır: Kuzey’de terk edilen Rum mallarını neredeyse hepimiz kullanıyoruz. Kimimiz satıyor; kimimiz alıyor… Kimimiz içinde yaşıyor…

Bu mülkiyet sorununa kendimizce bir hukuki çerçeve çizmeye çalışmış olsak da bu çerçeve zaman içinde değişmiş ve bugünkü şeklini almıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, onaylamış bulunduğu Taşınma Mal Komisyonu mekanizması ile Kuzey Kıbrıs’taki mallarını terk eden Kıbrıslı Rumların “mülkiyet hakkının” korunduğunu ama bu hakkın ille de “bu mülkün doğrudan tasarruf edilmesi” ile hayata geçmiş olmayacağını; mülkiyet hakkının hayata geçirilmesinin başka yolları da olduğunu bütün dünyaya duyurdu ve mülkiyet sorununun hukuki çerçevesine önemli bir katkıda bulundu. Bu olgu, Kuzey Kıbrıs’ta terk edilmiş mülklerin kullanımını düzenleyen esas kuralların başında gelmektedir.

AİHM’in Kuzey’de mülkü olduğunu iddia edenlere adres olarak TMK’yı ve istinaf organı olarak KKTC Yüksek Mahkemesi’ni göstermesi ise de önemli bir olaydır. Buna göre, şikayeti olan Saray Önü’ne gidecek! TMK da oradadır; mahkeme de!

İkinci olarak Kürşat hakkında bazı “dolandırıcılık iddiaları” olduğu üzerinde duruluyor. Eğer Akan Kürşat birilerini dolandırmışsa bunun şikâyet yeri de Kuzey Kıbrıs’taki adli makamlar ve mahkemelerdir. Mülkiyet sorunu gibi önemli siyasi yanları olan bir konuda bile Kuzey Kıbrıs’taki makamları yetkili görenler, adli bir iddianın Kıbrıs Rum mahkemelerinde değerlendirilmesini nasıl savunabilirler? Kuzey’de de mahkemeler vardır ve kararları eni-konu bütün dünyada geçerlidir. Şikayeti olan, yine Saray Önü’ne gidecektir!

blank
RUM TARAFININ, AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NİN YARATTIĞI TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU’NU DEVRE DIŞI BIRAKMAYA ÇALIŞTIĞI ÇOK AÇIKTIR. RUM TARAFININ TUTUMUNU DEŞİFRE EDİP DUYURMAK İSE BÜTÜNÜYLE BİZE KALMIŞTIR.
…………………………………………………………………

Kürşat’ın haklarının kendisi veya belirleyeceği avukatlar tarafından savunulması yetmez; yukarıda aktarmaya çalıştığım çerçevenin bir bütün olarak Kıbrıs Türk halkı tarafından da savunulması gerekir. Üstelik bu savunma mahkeme ile sınırlı tutulamaz. Bu konudaki argümanlarımızın, hem yetkili makamlarımız hem sivil toplum örgütlerimiz hem de aydın insanlarımız tarafından dile getirilmesi ilgili kamuoyları ile de paylaşılması gerekir.

KKTC Cumhurbaşkanlığı, bu olayın BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi olarak atanan Maria Cuellar’ın çabalarını olumsuz yönde etkileyeceğini BM Genel Sekreteri’ne bir mektupla ve acil olarak duyurmalıdır. Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Kombos, Kürşat olayının “siyasi” de olduğunu ve mal alım-satımı işlerine karışanlar için “endişe koşulları meydana getirmeye çalıştıklarını” bizzat kendisi açıklamıştır. Kombos’un açıklamaları bir itiraf niteliğindedir. Bir yanda müzakereler için zemin yaratma çalışması başlatılırken diğer yandan yürürlükteki kurallar hilafına “siyasi” çalışmalar yapmak ve “endişe iklimi” yaratmaya kalkışmak büyük bir çelişkidir ve bunu Maria Cuellar’a izah etmesi gereken taraf Rum tarafı olacaktır.

Konuya hakimiyet sağlamışsa Kıbrıs Türk Barolar Birliği de daha aktif olmak zorundadır. Görevlendirdiği kişileri acil olarak Roma’ya gönderip olayı hukuki açıdan takip etmeli ve Roma’da kamuoyunu bilgilendirici faaliyetlerde bulunması ilk etapta yapılabilecek bir çalışma olarak ele alınabilir.

Zayıf yanımızı da bilmemiz gerekir ama… Bu argümanları ileri sürebilmek için gerekli ortamı korumadığımız, “müzakereye başlamak için bizi tanımalısınız” diyerek kendi kuyumuzu kazdığımız ise yakıcı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Un var; şeker ve süt de… İstersek yumurta ve yağ da bulabiliriz ama bu pastayı yapacak olan var mı; işte onu bilmiyorum doğrusu!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz