KEŞKE BİR YANGIN SÖNDÜRME UÇAĞIMIZ OLSAYDI!

0
blank

Türkiye’de büyük bir yangın felaketi yaşanıyor.

Onlarca yerde meydana gelen yangınların bir sabotaj olup olmadığını konuşup durmak boşunadır. Böyle bir şey varsa, bunu ortaya çıkaracak olan devlet organları da vardır. Yangına müdahale için gerekli hava araçlarının olmaması da sorgulanıyor.

Türkiye sadece orman yangınları ile boğuşmuyor zaten… Salgın, ekonomik sorunlar, yakın çevresinde kendinin de dahil olduğu iç savaşlar ve en önemlisi terör tehdidi… Bütün bunlar da tartışılmaktadır…

Ve bütün bu sorunları bir arada düşündüğümüz zaman, Türkiye Cumhuriyeti’nin ne denli büyük tehditlerle karşı karşıya olduğunu idrak edebilir ve sınırlı kaynakların, doğru ve etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini kolaylıkla kavrayabiliriz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin tek bir kuruşu bile israf edilemez; yararlı ve Türk halkının çıkarlarını koruyacak şekilde kullanılmak durumundadır.

Hangi harcama önceliklidir; hangisi değildir? Hangi ihtiyaç öncelikle karşılanmalıdır; hangisi sonraya bırakılabilir? Siyasi tartışmalar bu sorulara yanıt arama şeklinde sürdürülürse geleceğin daha iyi kurgulanması ve demokrasinin daha sonuç alıcı bir şekilde çalışması beklenebilir. Aksi, kaostur; siyasal gerilim ve hoşnutsuzluktur!

KKTC’NİN ROLÜ NE OLABİLİR?

Bu tartışma, bizi de doğrudan ilgilendirmektedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kendi sorunlarının birini bile çözemez duruma düştüğü için her sorununun çözümünü Türkiye’den beklemekte ve Türkiye’nin kaynakları, çoğu zaman da verimsiz ve sonuçsuz bir şekilde KKTC için harcanmaktadır. Kaldı ki, son zamanlarda ihtiyaç olup olmadığı tartışmasına fırsat bile verilmeden KKTC için yapılan harcamalar vardır. KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binası inşaatı bu tartışmaların merkezine oturmaya adaydır. İddia ediyorum; KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’a kalsa veya bu inşaat için ayrılan para şu anda Tatar’ın kasasında olsa bir saniye bile tereddüt etmeden bu parayı yangın yaralarının sarılması için Türkiye’ye gönderirdi. Ama ilişkiler öyle bir noktaya geldi ve tartışmalar öylesine seviyesiz bir hal aldı ki, bunu söylemeye kimsemizin cesareti kalmadı. Bunu söyleyenlerin “KKTC düşmanı” veya “KKTC’nin varlığına inanmayan” kişiler olarak nitelenerek haklarında karalama kampanyası yapılacağı kesindir. Bunun için pusuda bekleyen yüzlerce insan birikmiş ve biriktirilmiştir!

blank
BÜYÜK ONUR: Son zamanlarda “onurlu olmak veya olmamak” her tartışmada kullanılır hale geldi. Gerçek onur, karşılıklı bir dayanışma içinde olmakla elde edilebilir. İşte Azerbaycan ve Ukrayna ile Türkiye ilişkileri… Gerçek onur herhalde onlarınkidir…

Bügünkü durumun tam tersi olarak, KKTC’nin en azından orman yangınları konusunda kendine yeten bir yapıda olduğunu düşünebilir misiniz? Her ay maaş ödenmesi için harcanan 500 milyon TL (50 milyon euro) biraz olsun tasarruf edilebilseydi bizim de bir yangın söndürme uçağımız olabilirdi. Elimizde bir yangın söndürme uçağı olsaydı, şu anda Türkiye semalarında KKTC bayrağı ile uçuyor ve Türkiye halkına gerçek anlamda yardım ediyor durumda olacaktık.

“Yurtseverlik” veya “Türkiye ile dayanışma içinde olmak” böylece daha somut olarak hayata geçmiş olmayacak mıydı?

Ama hayır! Bizim işimiz, sosyal medya hesaplarımızdan birer başsağlığı veya dayanışma mesajı yayınlamaktır.

Aradan bir hafta bile geçmeden para istemek için yollara düşmenin yolu açık kalsın bize yeter!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz