KAMUNUN OLANAKLARINA ERİŞEBİLENLER AYRICALIKLIDIR

Hasan Erçakıca, salgın günlerindeki devlet uygulamalarını örnek göstererek kamusal olanaklara erişebilenlerin AYRICALIKLI olduğunu ileri sürüyor. Değişim veya statükoyu yıkmak isteyenler esas olarak yurttaşların "hak eşitliğini" sağlamalı, diyor.

0
blank

Bu salgın krizi, KKTC’deki düzeni net bir şekilde görmemizi sağladı. Turnusol kağıdı gibi bir şey: Bu düzenden kim yararlanıyor; kim düzenin ayrıcalıklılarını sırtında taşıyor, bir kez daha gördük.

Yıllar boyu sosyal güvenlik primi yatıran bir işçi, salgın tehlikesinin neden olduğu ekonomik durgunluk nedeni ile işini kaybettiği zaman 2400 TL değil, 1500 TL işsizlik ödeneği alacakmış… Yıllarca, böylesi zor bir dönemde yararlanmak için prim yatır; ama sıra bu priminin karşılığını almaya gediği zaman devlet denilen zorbanın engellemesi ile karşılaş!

İşsizlik ödeneği, altı ay süreyle verilir. İşsizlik hali altı aydan fazla devam ederse bunu ödeneksiz olarak geçirmenin yollarını bulmak zorundasınız. İşçilerin işsizlik ödeneğini kesmeye uğraşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, altı aydan fazla devam edecek işsizlik için ödenek tahsis etmeyi düşüneceğine, mevcut ödeneği kesmeyi düşünüyor. Kimin devletinde yaşıyoruz; anladık mı?

KKTC devleti, ödeme zorlukları nedeniyle, kamu görevlilerinin maaşlarına sınırlama getirdi. Kimilerine göre bu bir “kesintidir”. Bu kesintiden sonra bile kamu görevlileri 5 bin ile 8.5 bin TL arasında bir maaş alabilecektir. Bir yanda 1500 TL, diğer yanda en az 5 bin TL.Ne kadar adil bir devlet; anladık mı?

Bugün yapılan kesinti, devletin kamu çalışanlarına olan borcu sayılıyor. İşler düzelince, bu kesintiler geri ödenecek… Maaş “kesintisi” geçici; işsizlik ödeneği kesintisi ise kalıcıdır. Nasıl bir düzenmiş bu; gördük mü?

DÜZEN NASIL İŞLİYOR?

Lefkoşa Türk Belediyesi, belediye emlakının kiralarını sıfıra indirdiğiniduyurdu. Vakıflar İdaresi veya bir başka kamu kuruluşundan konut veya işyeri kiralayanlar da salgın günleri süresince kira ödemeyecek.

Peki ya, kamusal olanaklara erişemediği için başka bir yurttaşın konutunu veya iş yerini kiralayanlar ne olacak? Devletin, kamu kurumların kiralanan emlakın kiralarını bağışlamak yerine, bütün kiracılara “kira yardımı” yapmasıdaha adil olmaz mıydı?

Kamuya borcu olanların borçları erteleniyor. Peki, özel sektörde çalışan ve birbirine borçlu olanlar çarklarını nasıl döndürecekler?

Devlet çalışanlarının maaşlarını en az 5000 TL’ye düşürdü ama özel sektör kuruluşları çalışanlarına kaç para ödeyebilecek? Asgari ücreti olsun ödeyebilecek mi? Devlet, dolaylı veya dolaysız vergiler yoluyla, reel sektör emekçilerinin ürettiklerine el atıyor; zorla el koyduğu bu pay ile kendi çalışanlarını ödeyecek. Ama kendi çalışanlarına, bu vergileri üreten özel sektör çalışanlarından daha fazla ödeyecek.

İşte düzen budur! Bir başkasının ürettiğine zorbalıkla el koyanlar, üretmek için çalışanlardan daha iyi bir gelire sahip olacak.

KAMUSAL OLANAKLARA ERİŞİM

Bu duruma nasıl geldiğimizi de sorgulamak lazım tabii…

Herkesi aynı kefeye koymak doğru olmasa bile, KKTC’de kamu görevine nasıl girildiği bellidir… Kamusal emlakın nasıl bir yöntemle kiralandığını; diğer kamusal olanaklara erişimin nasıl olduğunu da biliyoruz. Yıllardan beri şikayet konusu olan adam kayırmacılık ve partizanlıktan haberdarız yani!

Kamusal olanaklara erişebilmek becerisini kim gösterebilmişse, bugün avantajlı veya ayrıcalıklı olanlar da yine onlardır.

KKTC’de hakim sınıf, işte bunlardır!

Satatüko dedikleri de bu olmalıdır!

Değişimden söz edip duranlar, gerçek bir değişim istiyorlarsa yurttaşların “hak eşitliğini” sağlamaya bakmalıdırlar.Geriye kalan değişim, kendiliğinden hallolacaktır zaten.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz