İTİRAF EDEMİYORSANIZ, DÜZELTMEYECEKSİZ DEMEKTİR!

0
blank

Bunları Kani Kanol’un Facebook duvarından aldım:

“Organizasyon ve sistemli çalışma konusunda ne kadar çaresiz ve beceriksiz olduğumuza bugün, bir kez daha şahit oldum.

Salı günü aşı yaptırmak için annemi götürdüğüm Tren Yolu Kliniğinde tam bir izdiham vardı. Hiç düşünmeden oradan ayrıldık…

Bugün Perşembe, saat 12.00’de şansımızı bir daha deneyelim deyip gittiğimizde, gözlerime inanamadım. Aşı bekleyen bir kişi bile yoktu! Aşıyı olduk, ayrıldık 25 dakikamızı aldı. Bugün yaşanan PCR izdihamını da gördükten sonra düşünüyorum da…

Birazcık yöneticilik bilen herkes, neden böyle olduğunu çok iyi görebilir, açıklayabilir aslında.

KKTC dediğiniz bu yapı, değil‘egemen eşit’ bir devlet, bir dernek kadar organize olamıyor be efendiler, farkında mısınız?”

Altına da “neden” diye yazdım…

YANIT NEDİR?

Benim yanıtım vardır aslında…

KKTC devleti, tam bir yönetim fiyaskosudur; sadece mali açıdan değil, Kani’nin belirttiği gibi yönetim hizmeti vermek bakımından da İFLAS ETMİŞTİR. Salgın bunu hepimize gösterdi; tartışılmayacak kadar açıktır.

Bizim bu aşamadan sonra üzerinde durmamız gereken asıl soru, Kani’nin paylaşımının altına da yazdığım gibi “neden böyle olduğu” sorusudur.

Bunun başlıca nedeni, kamu yönetiminin toplumsal ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde yapılandırılmamış olmasıdır. Sadece istihdamlardan söz etmiyorum. Çağdaşlaşma aracı gibi görünen e-devlet birimi dahil bütün devlet dairesi ve kurumlar artık çağdışı kalmıştır. KKTC devleti alabildiğine büyütüldüğü halde çağdaş hizmetleri verecek durumda da değildir.

Kamu görevlilerinin durumu da aynıdır: Liyakata dayanmayan istihdamlar, bizi kamu görevlilerinden yararlanamaz noktaya getirmiştir. Kamu görevlileri, aşı veya test yaptırmak isteyen insanlarımızı sıraya sokacak düzenleri almayı bile beceremiyor. Kamu görevlileri, yapılmayan işler konusunda Başbakan ve bakanları suçlayarak sorumluluktan kurtulduklarını zannediyorlar. Sorunları siyasileştiriyorlar ki kendi sorumlulukları aradan kaybolup gitsin.

NASIL DEĞİŞECEK?

Salgın süresince acil önlemler alınmasına ihtiyaç vardır. Mevcut sistem içinde bile yapılabilecekler vardır ve bunlar yapılarak halkın salgından mümkün olduğunca korunması gerekiyor. Bunu yapmak elbette bugünkü hükümetin görevidir ve beceremedikleri de ortadadır. Ciddi şekilde endişeliyim: Nasıl ve nereden yardım alacaklarını bilmiyorlarsa yandık demektir. Göreceğiz…

Ama salgın sürecinde yaşadığımız sorunlardan ders almazsak, KKTC’deki yönetimin işe yaramadığını açık bir şekilde itiraf etmezsek, bu yapıyı düzeltmek olanağı olmayacaktır. Ve bu salgından kurtulsak bile “ekonomik ve sosyal yıkım dalgaları” bizi bir taraftan diğer tarafa savurmaya devam ederken kamu yönetiminden yararlanma olanağımız olmayacaktır.

Düzeltebilmek için önce bugünkü sistemin “tam anlamı ile işe yaramaz” olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bugüne kadar bunu itiraf edene rastlanmamıştır. Bence asıl sorun işte budur.

YARATICI YIKICI ARANIYOR

Cumhurbaşkanı ve Başbakanı dinlediğiniz zaman herşey yolundadır! Sağlık Bakanı kendi dışında herkesi suçlar gibi konuşuyor ama esasen tek suçladığı korunmayan insanlardır. Muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri ise sadece hükümeti suçluyor; belki de bundan “siyasi çıkar” elde etmeyi planlıyorlar.

Hepsi birden “kamu reformu” diyorlar ama kamu görevlileri ile ilgili bazı düzenlemeler yapmayı vaat etmekten ileri gidemiyorlar.

Sorunun kamu görevlilerinin nasıl atanacağı veya terfi ettirileceği olmadığı artık çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. KKTC’deki bütün yapıları yıkıp yeni şeyler yapmadan düzelme olmayacaktır. Bugünkü düzeni yıkacak biri ise ortalarda görünmemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz