EMEKLİ HAKİM MİSİNİZ; BOŞANMA AVUKATI MI?

0
blank

Salgın tehlikesinin kamuda yer bulamamış insanlarımızın geçim kaynaklarını kuruttuğu her geçen günle birlikte biraz daha açığa çıkarken mağdurları savunanlar da çoğalıyor. Herkesin ağzına sakız olmuş çiğneniyor: “Devlet sadece memurları düşünmemelidir!”

Böyle bir gelenek oluştu zaten: Herkes gördüğü sorunu dile getiriyor; mağdurların yanında olduğu mesajını veriyor ama durumun değişmesi için ne yapılması gerektiğini ne söylüyor; ne de yapıyor!

KAMU MALİYESİ SORUNU

Yıllardan beri anlatılıp durulan bir sorundur: Bütçenin % 80-85 kadarı maaş nitelikli ödemeler için harcanmaktadır. Kabaca; devlet maaş ödemekten başka bir iş yapmıyor, yapamıyor!

Bunun değişmesi için yıllara yayılacak bir reform hareketine ihtiyaç var:

  • Kamuya başka eleman almayacaksınız. Kamunun değişen ihtiyaçlarını karşılamak için geçmişte alınan elemanları gerekli yerlere kaydıracaksınız. Bunun için özendirici tedbirler ve bu kaydırmaya rıza göstermeyenler için caydırıcı önlemler alacaksınız.
  • Emekli maaşlarını toplam olarak azaltmak için emekli yaşını yükselteceksiniz. 30 yıl çalışana 30 yıl da emekli maaşı ödeyemezsiniz. İnsanlar 30 yıl çalıştıktan sonra bir 20 yıl daha çalışamayacak; hem “emekli hakim”; hem de “boşanma avukatı” olamayacaklar!
  • Kamudaki çalışma saatlerini ve maaşları reel sektördekilere yakınlaştıracaksınız. Telefon Dairesi’nde çalışan bir kişi, saat 14:30 paydos edip telefon veya uydu bağlamaya gidemeyecek. Devletten 10 bin TL aylık alıp, özel sektörde asgari ücret ile çalışanı tehdit edemeyecek.

Böylece kamu maliyesinin personel harcamalarını makul seviyeye indirirken, okul, yol ve hastane yapmak için kaynağınız kalacak. Böylece, özel sektör çalışanlarını gereksiz yere ezmeyecek; toplumda bu denli büyük farklılıklar yaratmayacak ve toplumsal adalet ve barışı daha iyi korumuş olacaksınız.

İKİ YÜZLÜ POLİTİKA

Salgın tehlikesi altında, ekonomik hayat, kıt kaynaklarla temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde sürüyor. Özel sektör işletmeleri, başta personel harcamaları olmak üzere giderlerini karşılayabilecek gelirlere sahip değillerdir. Ayakta durabilmek ve salgın önlemleri hafifledikçe eski güçlerine kavuşmak için devlet desteğine ihtiyaçları vardır.

Buna karşılık devlet, hem memurlarına eskisi gibi bakmak; hem de özel sektörü desteklemek olanaklarından yoksundur. Bu yoksunluğun elbette geçmişe dayanan nedenleri vardır ve bunların başında, devletin elde edebildiği bütün olanaları kamu görevlileri için harcaması gelmektedir. 

Şimdi de durum farklı değildir: Hükümet, devletin bütün kaynaklarını kamu görevlilerinin maaşlarını tam olarak ödemek, eksik yaptığı ödemeleri de en kısa zamanda tamamlamak için kullanmak kararlılığındadır.

Bu arada söylenip duruyoruz: Devlet, sadece memurları düşünmemelidir!

“Devlet sadece memurları düşünmemelidir” de ne yapmalıdır?  

  • Bugünkü kıt kaynaklarını korumak için memurlara eksik ödeme yapmaya devam ederek özel sektör çalışanlarına verdiği maaş desteğini sürdürmelidir.
  • Türkiye’den sağladığı kaynağın bir kısmını, esnafa hibe olarak dağıtmalıdır.
  • İşletmelere daha uzun vadeli ve daha düşük faizli kredileri bonkörce dağıtmalıdır. Bu kredilerin bir kısmının geri dönmemesini göze almalıdır.

Daha fazlasına gerek yoktur; bu kadar yeter!

Kimse kimseyi aptal yerine koymaya kalkışmasın. Bunları söyleyemeyen herkes sussun! Toplumsal birliğimizi sağlayamasak bile karşılıklı saygımızı yitirmeyelim!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz