DİLİMİZİN ALTINDA; PARMAĞIMIZIN ARDINDA!

0
blank

Tartışıyoruz… Her konuyu tartışıyoruz ama açık fikirli olmadığımızdan veya gizli amaçlar güttüğümüzden mi nedir; sorunları açıklıkla konuşmuyor, yıllar geçip gittiği halde hiçbir soruna çözüm bulamıyoruz.

Covid-19 salgını, bizi gerçeğe döndürecek diye bekledik ama bu konudaki umutların da boş olduğu kısa sürede anlaşıldı. Kamu maliyesinden Rum tarafı ile ilişkilere; Türkiye’den beklentilerden ekonominin temel sorunlarına kadar pek çok konuda gerçekçi tartışmalar yapmaktan kaçıyor, gerçekleri görmezden geliyoruz.

KAMU MALİYESİNİN DURUMU

Salgın vesilesi ile gördük ki, KKTC devleti denen aygıt, turizm, yükseköğretim, inşaat, ticaret ve sanayi faaliyetlerinden oluşan ekonomik pastadan aylık 500-600 milyon TL kadar bir kaynağı çekerek kamu görevlileri için harcamaktan başka bir işe yaramıyor. Bu arada kamu görevi, gerekli hiçbir işi gereğince yapamıyor: Eğitim vermiyor; sağlık hizmeti üretmiyor; ormanlara ve yollara bakamıyor; çevreyi temiz tutamıyor. Bunun yerine yurttaşlara efendilik taslıyor: İzin veriyor; harç topluyor; yurttaşları devlet dairelerinde süründürüyor.

Şimdi piyasadan para çekemiyor, tıkandı. Türkiye’den sağladığı kaynağı kendine saklıyor!

Hiçbir iş yapmadığı meydana çıktı; gizleniyor!

Buna karşılık kamuoyuna seslenen herkes, “kamu görevlilerini ödemenin ekonomiyi kurtarmaya yetmeyeceğini”ve reel sektörün de desteklenmesi gerektiğini söyleyip duruyor. Reel sektör ayağa kaldırılmalı ki, 6-8 ay sonra olsa bile kamu görevlilerini ödeyebilecek kaynak ekonomiden çekilebilsin.

Buna karşın elimizdeki kaynağın hem memur maaşlarının ödenmesine; hem de reel sektörün etkili bir şekilde desteklenmesine yetmeyeceğini biliyoruz ama…

Bu durumda birilerinin ortaya çıkarak, kamu görevlilerini eksin ödemenin devam etmesi gerektiğini söylemeli… Bu eksiklik gelecekte de tamamlanamayacağından kamu görevlilerinin maaşlarının bir şekilde gerçekçi seviyelere çekilmesi ve 13’ncü maaşın kaldırılması gündemin birinci maddesi olmalı…

Hayır! Gündem o değil… Gündem reel sektörün de memurlar kadar desteklenmesi… Nasıl? Hangi kaynakla? Belli değil! Konuşulmuyor bile…

Böyle bir tartışmanın etkili sonuçlar vermesi elbette mümkün değil!

RUM TARAFI İLE İLİŞKİLER

Güney Kıbrıs’ta çalışanların işlerine gidememesi sorun oldu. Kaç gündür eylem yapıyorlar. İstenenin ne olduğunu net bir şekilde belirlememiz bile mümkün olmadı.

Göstericilerin istediği her gün Güney-Kuzey arasında mekik dokumak mı?Rum tarafı buna hazır mı? Bilmiyoruz! Bilmeden tartışıp duruyor; göstericilere karşı çıkıyor veya destekliyoruz.

Güney Kıbrıs’a geçişler, Türkiye üzerinden yapacağımız açılımlara engel teşkil edecek mi? Ortada böyle bir soru var ama Rum tarafının bu konudaki tutumunu kime açıklamıyor.

Güneydeki hava limanlarından yararlanmamız ve böylece Rum tarafının diğer ülkeler ile gerçekleştireceği açılımlardan olumlu veya olumsuz etkilenmemiz nasıl olacak? Rum tarafı ile yapılan görüşmelerde bu konu ele alınmıyor. Rum tarafının bu konudaki tutumunun ne olacağı da belirsiz.

Rum tarafı ile ilişkilerdeki esas sorunlar bunlar olacak. Buna karşın biz bunları tartışmıyor; kapıları açmıyor diye hükümete yükleniyoruz. Hükümet üyeleri bu sorunları ortaya koyacak yerde, kapılar konusunda yetkinin kendilerinde olduğunu ilan etmeyi marifet sayıyor.

YARIM-YAMALAK TARTIŞMALAR

Bir şeyler söylüyoruz ama dilimizin altında başka şeyler dolaşıyor… Bir duruşumuz var ama parmağımızın ardına gizlenmeye çalışmaktan vazgeçmiyoruz… Sonra da kamuoyunun gerçekçi temeller üzerinde şekillenmesini, demokrasinin verimli sonuçlar vermesini bekliyoruz… Bu iki yüzlülük veya korkaklık ile beklemeye devam ederiz!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz