AYASOFYA TARTIŞMASI: TARİHİ, POLİTİKA İÇİN KULLANIYORLAR

Dünyanın en önemli tarihi ve dini eserlerinden Ayasofya, Türkiye ile Yunanistan arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor. Siyasi liderler, bunu iç ve dış politika malzemesi yapıyor.

0
blank

Bu yıl İstanbul’un fethinin yıldönümü nedeniyle yapılan kutlama törenlerinde Rumlar için kutsal kabul edilen Türkler içinse İstanbul’un fethinin sembolü haline getirilen Ayasofya’da Fetih Suresi okundu. Yunanistan, buna tepki gösterirken Türkiye karşılık verdi. Ayasofya ile birlikte tarihi olayların günümüz siyasetinde kullanılması yeniden tartışma konusu oldu.

İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethi nedeniyle 29 Mayıs Cuma günü yapılan

törene telekonferansla katılarak bir konuşma yapan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Fethin 567. yıldönümünün Fatih’in emaneti Ayasofya’da Fetih Suresi okunmak ve dualar edilmek suretiyle yad edilmesini” çok önemli bulduğunu açıklarken Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Ayasofya’da Kuran’dan ayetler okunmasının “Hristiyanların dini duygularına hakaret anlamı” taşıdığı açıklamasını yaptı. 

YUNANİSTAN-TÜRKİYE TARTIŞMASI

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bu eylem uluslararası topluma hakarettir ve bir kez daha Türkiye’yi ifşa etmektedir… Türkiye’yi bir kez daha uluslararası yükümlülüklerine saygı göstermeye ve iç menfaatleri, Ayasofya kadar önemli bir anıtın çok ayrıcalıklı olan koruyucusu olma rolünün önüne koymayı bırakmaya çağırıyoruz. Ayasofya tüm insanlığa aittir” denildi.

Türkiye ise bu sözlere Ayasofya’nın niteliğine ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde hareket etmediğini söyleyerek yanıt verdi.

AYAFOSYA’NIN ÖNEMİ

Ayasofya, 360 yılında Bizans İmparatoru İkinci Konstantin tarafından bir kilise olarak inşa ettirildi. O tarihten sonra yangınlar ve tamiratlarla değişikliğe uğrayan yapı, şimdiki halini 532-537 yılları arasında, Bizans İmparatoru Birinci Justinyan’ın emriyle yapılan inşaat çalışmaları sonrasında aldı. 

blank

Piskoposluğun merkezi olan ve Bizans İmparatorluğu’nun büyük önem verdiği kilisenin inşaatından, Bizanslı mühendis Miletus İsidor ve matematikçi Tralles anthemius sorumluydu. İnşaatta 10 binden fazla işçi çalıştı. Kilisenin inşaatı 5 yıl 10 ayda bitti ve Bizanslı tarihçiler tarafından o dönem dünyanın en büyük yapısı olduğu yazıldı. Kilisenin içindeki mozaiklerin tamamlanması ise 565-578 yılları arasında oldu. 

1204 yılına kadar çeşitli depremler ve yangınlar atlattı, defalarca yeniden inşa edildi. 1204 yılında doğuya sefere giden Haçlıların eline geçen kilise, bu tarihten 1261’e kadar Roma Katolik Kilisesi’ne çevrildi. 1261’de Bizanslıların İstanbul’un hakimiyetini yeniden ele geçirmeleriyle birlikte Ayasofya yeniden Ortodoks Kilisesi olarak kullanılmaya başladı.

NASIL CAMİ OLDU?

29 Mayıs 1453’te, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u aldığında, Ayasofya yaralı Bizans askerlerinin, kadın ve çocukların sığınma yeriydi. İstanbul’un Osmanlı Devleti’nin eline geçmesinden sonraki birkaç gün boyunca Ortodoks Kilisesi mensupları Ayasofya’da ibadete devam etti. 

blank

1 Haziran 1453’te İstanbul’daki ilk Cuma namazını burada kılan Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya’nın Osmanlı yönetimi altında cami olarak hizmet vereceğini duyurdu. Mihrap ve minber yapıldı, çan ve Haç kaldırıldı. Mozaiklerin üstü kapatıldı.

1481’de ilk minaresi inşa edildi. Fatih Sultan Mehmet’ten sonra tahta geçen Sultan İkinci Bayezid zamanında bir minare daha dikildi.

1509’daki büyük İstanbul depreminde ilk yapılan minare yıkıldı, yerine tuğladan bir minare yapıldı. 

Diğer iki minare de Sultan İkinci Selim zamanında, Mimar Sinan tarafından yenileme çalışmaları sırasında inşa edildi. Ayasofya’nın farklı zamanlarda yapılan 4 minaresi birbirinden farklıdır.

İkinci Selim’in türbesi Ayasofya içindeki ilk padişah türbesi oldu. Ayasofya’da, içinde padişahların, eşlerinin ve şehzadelerin de yer aldığı 43 farklı türbe bulunuyor.

Sultan Ahmet 1616’da Sultan Ahmet Cami’ni inşa ettirene kadar Osmanlı Devleti’nin en büyük ve en önemli camisiydi. 

1739’da camiye medrese, kütüphane ve aşevi de eklendi. 1847-1849 arasında yenilenme çalışmaları sırasında kapalı kalan Ayasofya, cami olarak son kez 1849’da açıldı.

MÜZE OLMASI

1923’te cumhuriyetin ilanından sonra cami olarak kullanılmaya devam etse de, Ayasofya 1931’de kapatıldı. 

1931’de Amerika Bizans Enstitüsü’nün kurucusu Amerikalı arkeolog Thomas Whittemore, Ayasofya’daki mozaiklerin tekrar ortaya çıkarılması için Türkiye’deki yeni yönetimden izin istedi. Atatürk’ün verdiği izin sonrası başlayan çalışmalar 15 yıl sürdü ve 1947’de tamamlandı.

blank

Çalışmalara başladıktan bir süre sonra, halihazırda kapatılmış olan Ayasofya’nın, 24 Kasım 1934’teki Bakanlar Kurulu kararıyla müze olarak yeniden açılmasına karar verildi. Ayasofya Müzesi, 1 Şubat 1935’te müze olarak ziyaretçilere açıldı. 1996’da Dünya Anıtları İzleme listesine alınan Ayasofya’nın kubbesi ve minareleri, Dünya Anıtları Fonu’nun da desteğiyle 1997-2002 arasında restore edildi. Müze aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası listesinde.

Zaman zaman farklı bölümlerde yeniden başlayan restorasyon çalışmaları, günümüzde de devam ediyor.

Türkiye’nin her yıl en fazla ziyaret edilen tarihi yapılarından Ayasofya, 2015’te 3 milyon 425 bin ziyaretçiyle Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen müzesi oldu. 2017’de bu sayı 1 milyon 892 bine düştü.

TÜRKİYE’DEKİ AYASOFYA TARTIŞMASI

Ayasofya müze olarak kullanılıyor olsa bile, zaman zaman dini törenlere de ev sahipliği yapabiliyor. 5 Temmuz 1967’de İstanbul’u ziyaret eden Katolik Hristiyanların lideri Papa 6. Paul, Ayasofya’ya da giderek dua etti.

Bunun üzerine bir gün sonra, Milli Türk Talebe Birliği yöneticileri de tepki olarak Ayasofya Müzesi’nde namaz kıldı. Bu olay üzerine Ayasofya’nın statüsüyle ilgili ilk ciddi tartışmalar yaşandı.

1967’deki son Papa ziyaretinden yıllar sonra, Kasım 2014’te Papa Francis, İstanbul ziyareti sırasında Ayasofya’yı da gezdi, müze müdüründen restorasyon çalışmalarıyla ilgili bilgi aldı. 

13 Mayıs 2017’de, Anadolu Gençlik Derneği’nin organize ettiği bir grup, Ayasofya’nın önünde sabah namazı kıldı. 21 Haziran 2017’de de Diyanet İşleri Başkanlığı, Ayasofya’da Kadir Gecesi programı düzenledi. Program, devlet kanalı TRT’de canlı yayınlandı. Son olarak Mart 2018’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya Müzesi’nde düzenlenen Yeditepe Bienali’nin açılış töreninde yaptığı konuşma öncesinde de Kuran okundu. 

Türkiye’deki bazı dernekler Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması için sürekli bir çalışma içindedir ve çeşitli şekilde kamuoyu yaratmaya çalışmaktadırlar. Anayasa Mahkemesi, son olarak Ekim 2018’de buna ilişkin bir talebi reddetmiş bulunuyor.

Bu baskılar, siyasi liderlerin bu konuda çelişkili konuşmalar yapmalarına neden olabiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2013’te, İstanbul’un fethinin 560. yıldönümünde bazı muhafazakar sivil toplum kuruluşlarının “İstanbul’un fethinin imzası olan Ayasofya yeniden ibadete açılsın” çağrılarına da, bunun “bir oyun” olduğunu belirterek yanıtı vermişti.31 Mart 2019 yerel seçimleri kampanyası sırasında ise “Burasının isminin müzeye çevrilmesi çok büyük yanlıştı. Biz de dedik ki, ‘Çok yoğun bir şeklide bu tür bir talep olduğuna göre böyle bir adımı atmanın artık zamanı gelmiştir” diye konuşmuştu. 2013 Ekim ayında ise dönemin Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili Yusuf Halaçoğlu, TBMM’ye Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadete açılmasına yönelik bir kanun teklifi sunmuş ve gerekçe olarak, Ayasofya’nın müze olmasına ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete’de yayımlanmamış olmasını ve tapusunda cami olarak belirtilmesini göstermişti. Halaçoğlu’nun teklifi 15 Kasım 2013’ten bu yana Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda bekliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz