AKINCI NE ALACAK; NE YAPACAK?

0
blank

Son günlerde Cumhurbaşkanı Akıncı’nın kamuoyu anketlerindeki birinciliğinin daha fazla sorgulandığına tanık oluyorum. Aklı başında, makul insanlar, Akıncı’nın nasıl olur da birinci olduğunu sorguluyorlar: “Akıncı, niye birinci olsun?”

Gerçekte bu soruya akıl yolu ile yanıt vermek zordur. İşte o zaman duygulara başvuruyoruz: Kıbrıs Türk halkı içinde artan bir eğilim gösteren Türkiye karşıtlarının oylarını toplamak Akıncı’yı Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun birincisi yapıyor.

Açıklama bu…

Son zamanlardaki gelişmeler ise, Kıbrıslı Türklerin Türkiye’den başka savunucusu veya destekcisi olmadığını yeniden kanıtladı. Rum tarafı, “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak Türkiye’nin karşısına oturmak için elinden geleni yapıyor. Nihayet dün, Avrupa Birliği’ni bir kez daha tehdit etti ve Türkiye’ye karşı sert önlemler alınmazsa AB’nin Belarus ile ilgili olarak alacağı kararları veto edeceğini duyurdu.

Uluslararası arenadaki mücadele çok sert bir şekilde devam ediyor. Kıbrıs Türk halkı, bu mücadeleden ezilerek çıkmak istemiyorsa Türkiye ile uyum içinde hareket etmek zorunda. Bu durumda, Türkiye ile “en kötü ilişkileri kuracak” bir Cumhurbaşkanı ister mi, istemez mi; karar verecek!

İstemez diye düşünüyorum ve süreç ilerledikçe Akıncı’nın oy potansiyelinde ciddi düşüşler yaşanmasını bekliyorum. Bugün birinci sırada görünse bile Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alacağı oy, benim için belirsizliğini hala daha koruyor.

AKINCI NE YAPACAK?

Akıncı’nın oy potansiyelinin düşüş eğiliminde olduğu iddiası, zaten bu sorunun yanıtında veya “yanıtsızlığında” gizlidir.

En kararlı taraftarları bile Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı makamını nasıl kullanacağını söyleyemiyor. 

Akıncı’nın kendisi, yakın geçmişteki bir açıklamasında, seçimlerden sonra Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmayı amaçlayan Beşli Konferans’ın yeniden toplanacağını ileri sürmüştü. Belli ki, “bu konferansta sizi ben temsil etmek istiyorum” diyecek. Böyle bir konferansta Türkiye ile çatışması olasılığı ise konferansın kendisini tehlikeye düşürüyor. Türkiye, böyle bir çatışma olasılığına karşılık konferansın toplanmasını engelleme gücüne sahiptir. Akıncı’nın kazanması; denizlerdeki çatışma Kıbrıs sorununun çözümünü gerektirse bile bu çözümün, tıpkı 1959’da olduğu gibi, perde gerisinde kotarılması ve tarafların yeni bir konferansa ancak ondan sonra çağrılması olasılığını artırmaktadır.

Akıncı’nın seçilmesi Kıbrıslı Türkleri “siyasi aktör” haline getirmeye değil; siyasi etkilerini sıfırlamaya yarayacaktır.

blank
MACRON’A TAVSİYELER: Akıncı, kendisine vedaya gelen Fransız Büyükelçisi’ne Fransa’nın davranışlarına ilişkin tavsiyelerde bulunmuştu. Büyükelçisi Isabelle Dumont, Paris’te kabinede görev almak üzre döndüğüne göre bu tavsiyeleri Macron ile paylaşma olanağı da bulacaktır herhalde!

Başka? Akıncı, Cumhurbaşkanı seçilirse başka ne yapacaktır?

Belki Türkiye Cumhurbaşkanı’na tavsiyeler vermeye devam devam edecektir.

Geçtiğimiz günlerde Fransız Büyükelçisi’nin veda ziyaretinde, Fransa’nın hem bir Avrupa Birliği (AB) üyesi, hem de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Daimî Üyesi olduğuna işaret ederek “Fransa’nın özellikle Kıbrıs’ta iki toplum arasındaki ilişkilerinde dengeli davranmasını” tavsiye etmişti. 

Belki de tavsiye verilenler listesini genişletebilir. Nasıl olmsa ikinci kez seçilen bir Cumhurbaşkanı olarak başkalarına akıl verme yetkisini de haiz olacaktır!

Bu arada Kıbrıslı Türklere hizmetinin ne olacağı ise hala daha belirsizliğini korumaktadır. Bu belirsizlik ona oy kaybettirmeye devam edecek diye düşünmekteyim.  

Bu kayıpların seçim kaybı ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağını ise elbette kendisinin kadar diğer adayların performansı da belirleyecektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz