spot_img
29 C
Lefkoşa
spot_img

BUGÜN KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ..GÜN NEDENİYLE MESAJLAR YAYIMLANIYOR

Meclis Başkanı Zorlu Töre, kadınlara karşı gösterilen şiddetin, insanlık dışı bir tavır ve bir hak ihlali olduğunu belirterek, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de “Kadına yönelik şiddet”in önemli bir sorun olarak karşımızda durduğunu söyledi.

Meclis Başkanı Zorlu Töre yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verdi;

“Günümüzde kadına yönelik şiddet eylemleri, toplum içerisinde büyük tepkilere sebep olmakla birlikte, ne yazık ki dünyada ve ülkemizde insanlığın kanayan yarası olmaya maalesef devam ediyor. Kadınlarımıza karşı gösterilen şiddet, insanlık dışı bir tavır ve bir hak ihlalidir. Kadına karşı şiddete dur diyebilmek için kadınlarımızın bilinçlenmesi şiddete karşı yeterli önlemlerin alınması konularında Meclis olarak gerek komitelerimizde gerek ise genel kurul çalışmalarımızda ilgili paydaşlarla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman birlikte hareket edeceğimizi belirtmek isterim. Kadınların güçlü, eğitimli olduğu toplumlarda, daima geleceğin de daha müreffeh ve daha güvenilir olacağı düşüncesiyle, tüm kadınlarımıza sağlıklı ve şiddetten uzak mutlu yarınlar diliyorum”

**

Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü mesajında “Ülkemizin geleceğini kadınlarımızla birlikte inşa edeceğiz” vurgusunda bulundu.

Ataoğlu şunları da kaydetti:

“Başarı sırlarımızdan biri ve önemlisi kadınlarımıza ulaşmayı, onların gönlüne girebilmeyi başarmış olmamızdır. Kadınlarımıza ulaşmak için çaba gösteren, onların dertleriyle hüzünlenip, sevinçleriyle mutlu olan dava arkadaşlarımıza bu konuda çok teşekkür ediyorum. Biz her konuda kadınlarımızın yanında yer aldık, almaya ve kadınlarımızla daha da güçlenmeye devam edeceğiz. Ülkemizin geleceğini kadınlarımızla birlikte inşa edeceğiz.

Kadınlarımızı görmezden gelmeyip çalışmalarımızı daha da yoğunlaştırdık. Bizler bu duruşumuzu her zaman olduğu gibi kararlı bir şeklide sürdüreceğiz. Hayatın her alanında kadınlarımızın giderek yükselen etkinliğini ve hissedilen gücünü yakından izliyoruz.

Kadınlarımızın elinin ve zarafetinin değdiği her konuda çok daha güzel hizmetler ortaya çıkıyor. Bu bilinçle ve farkındalıkla bizler kadınlarımızı baş üstünde tutuyoruz.

Başta görev alan çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, tüm kadınlarımıza sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.

Bu duygularla, kadına yönelik şiddeti; sevgi, saygı ve hoşgörümüzün yanı sıra omuz omuza birlik beraberlik içerisinde mücadele ile yeneceğimiz günler temennisiyle.”

**

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, “Kadına yönelik şiddete karşı alınması gereken tedbirler karşısında ilkemiz sıfır toleranstır” dedi. Taçoy, hedeflerinin, hangi şekilde olursa olsun, şiddete maruz kalan kadınların, şiddeti kabullenip gizlemek yerine, bakanlığa ve ilgili diğer kurumlara başvurabileceklerini bilmelerini sağlamak olduğunu kaydetti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” dolayısıyla mesaj yayımladı.

Taçoy, mesajında şu ifadelere yer verdi:

“1999 yılında, BM Genel Kurulu tarafından alınan karar ile 25 Kasım; kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir. Kadına yönelik şiddet, kelebek etkisi halinde, sadece kadını değil, bir anneyi, babayı, evladı ve aileyi  etkileyerek, toplumun tüm kılcal damarlarına uzanan, yalnızca kadınları en temel insan haklarından ve özgürlüklerinden mahrum eden bir insan hakkı ihlali değil, kadınların sosyal ve ekonomik yaşama katılımlarını da olumsuz etkileyen önemli bir toplumsal sorundur. Bakanlığımız, kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğuna dair inançla çalışmalarını çok geniş bir yelpazede, devlet, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve üniversiteler ile kapsamlı işbirliğinde, kararlılıkla sürdürmektedir. Bu kapsamda kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal çalışmalar, eğitim ve farkındalık arttırma çalışmaları, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonu arttırma, şiddet mağduru kadınların korunması ve desteklenmesine yönelik kurumsal mekanizmaların güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Kadına yönelik şiddete karşı alınması gereken tedbirler karşısında ilkemiz sıfır toleranstır. Kadınlarımızı bilinçlendirme ve şiddete uğrayan kadınların nereden yardım alabileceklerini bilmeleri, şiddetle mücadele etmeleri açısından çok önemlidir. Ne yazık ki ülkemizde, şiddet mağduru kadınlar maruz kaldıkları şiddeti ilgili kurumlara bildirmekten, ihbar etmekten çekinmekte, genellikle bu şiddeti kabullenip saklama ve susma yoluna gitmektedir. Hedefimiz; hangi şekilde olursa olsun,  şiddete maruz kalan kadınların,  şiddeti kabullenip gizlemek yerine, Bakanlığımıza ve ilgili diğer kurumlara başvurabileceklerini bilmelerini sağlamaktır.”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Taçoy, bakanlık bünyesinde 7/24 hizmet veren “ALO 183 Sosyal Hizmet Destek Hattı”, “155 Polis İmdat” ve “Lefkoşa Türk Belediyesi Kadın Sığınma Evi”nin, şiddete maruz kalan kadınların başvurabileceği ve yardım alabileceği birimlerin başında geldiğini kaydetti.

Ocak 2022’den bugüne kadar bakanlık bünyesinde hizmet veren “Alo 183 Sosyal Hizmet Destek Hattı”na 55 kadının şiddet başvurusu yaptığını ifade eden Taçoy, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile bakanlığı tarafından birlikte yürütülen protokol kapsamında; son 1 yılda 143 kadının ücretsiz adli yardım desteğinden yararlandığını, 32 şiddet mağduru kadının da bakanlık aracılığıyla Lefkoşa Belediyesi Kadın Sığınma Evi’ne yerleştirildiğini kaydetti.

Taçoy, ayrıca barınma ihtiyacı olan kadınlar için Sosyal Hizmetler Dairesi, Vakıflar İdaresi ile işbirliği içinde bulunarak ev ve kira desteği sağlandığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Ekonomik desteğe ihtiyacı olan şiddet mağduru kadınlara, ilgili mevzuat kapsamında sosyal yardım desteği  başlatılmıştır. 2018 yılından beri, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Polis Genel Müdürlüğü , Lefkoşa Türk Belediyesi ve  SOS Çocuk Köyü Derneği ile sürdürdüğümüz ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi İşbirliği Protokolü’ne bu yıl, şiddet mağduru kadınların maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara yardım eli uzatmak amacıyla yeni bir paydaş olarak Vakıflar İdaresi de katılmıştır. ‘Güçlü Kadın Güçlü Toplum’ ilkesinden hareket ederek, ailenin temel yapı taşı olan, çocuklarına anne, eşine yoldaş  ve günümüzde çalışma hayatında aktif rol alarak ekonomiye katkı sağlayan kadınlarımıza hak ettiği değeri vermek için kadına karşı şiddetten uzak durmanın yanında kadına karşı şiddetle etkin mücadele etmemiz elzemdir. Kadına Yönelik Şiddet ve ev içi şiddetle etkin mücadelede,  toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesi ile yol alınılabilir.

Bu duygu ve düşüncelerle, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ nde tüm kadınlarımızın yanında ve destekçisi olduğumuzu belirterek; kadınların toplumsal rol ve statülerinin yükseldiği, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi temel hizmetlere adil bir şekilde  ulaşabildiği; üretime, yönetime katılma imkanlarının ve kalkınma sürecine katkılarının arttığı, eşitlikçi, demokratik bir toplum  temennisiyle; şiddetten arınmış bir dünya dilerim.”

**

İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadına yönelik her türlü şiddete hayır demek, bu yönde toplumsal farkındalığı artırmak ve de İçişleri Bakanlığı sorumluluk alanları içerisinde görev yapan kadınların karar alma süreçlerinde etkinliğini yükseltmek adına tamamen gönüllük esasına dayalı bir birim kurduklarını açıkladı.

Bakanlık’tan yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakan Öztürkler, İçişleri Bakanlığı’nın bünyesinde toplam; 919 personel çalıştığını, Merkezi Cezaevinin özel konumu nedeniyle erkek çalışanın fazla olmasının normal olduğunu göz önüne alarak bir değerlendirme yapıldığında, 6 ilçe ve bağlı dairelerde çalışan erkek personel sayısının 267, kadın çalışan sayısının ise 328 olduğunu belirtti.

Öztürkler, “Merkezi Cezaevinde mevcut durumda görev yapan toplam 324 personel olduğunu, bunun 46’sının kadın, 278’inin ise erkek olduğunu ifade eden Öztürkler, burada cezaevinin dışında kalan dairelerimizde çalışan toplam sayı 595 kişidir. Genel orana baktığımızda 328 kadın çalışanın bakanlığımızı sırtladığını rahatlıkla söyleyebilirim. Özellikle kadın çalışanlarımıza baktığımızda farkındalığı yüksek, eğitimli bir kitle görüyorum. Burada çok daha verimli olmak, kadınlarımızın karar alma süreçlerinde daha etkin rol oynamasını sağlamak, Şiddetin her türüne karşı birlikte sürdürdüğümüz mücadeleyi yükseltmek adına tamamen gönüllülük esası ile ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Birimini’ büyük bir heyecanla ilan ediyoruz” dedi.

“Sorunlu değil, sorumlu bir anlayışla hareket ediyoruz”

Sorunlu değil, sorumlu bir anlayışla hareket ettiklerine dikkat çeken Bakan Öztürkler, Kadınların gerek kamusal alanda gerekse de hayatın her alanında özellikle de karar alma süreçlerinde daha güçlü yer almasının çok önemli olduğunu belirtti.

Ülke güvenliği ve kamusal huzurun sağlanması, şiddetin her türüne karşı mücadelenin yükseltilmesi için ilk günden itibaren ortaya siyasi irade koyduklarını söyleyen Öztürkler, “kadına şiddet suçundan ceza alan kişilere karşı çok katı şekilde deport işlemlerini yaptık. Özellikle kadına şiddet suçu işleyen kişilere karşı asla taviz verilmeyeceğinin bilinmesini istiyorum. Bu hususta toplum olarak da sorumluluklarımızın farkında olmalıyız. Devlet olarak eksik olan yasal düzenlemeler konusunda tüm paydaşlar istişare içerisinde çalışmalı, toplumsal farkındalık adına da şiddet uygulayan bireylere karşı hayır demeyi, susmamayı, gerekli şikâyet ve müdahaleleri yapmayı görev bilmeliyiz.” dedi.

“Kadına karşı şiddetin önlenmesinde en önemli faktör zihniyet değişimidir”

Şiddetin her türüne karşı birlikte mücadele edilmesi gerektiğine de işaret eden Öztürkler, “Dilimizi değiştirebilirsek, hâkim anlayışı da değiştirebiliriz. Kıbrıs Türkü’nün kültür mayasında; hoşgörü, saygı ve dayanışma ruhunun olduğunu çok iyi biliyoruz. Kadına karşı şiddetin önlenmesinde en önemli faktör tartışmasız bir şekilde zihniyet değişimidir. Dünya’da en çağdaş bilinen ülkelerde dahi, din, dil ve ırk fark etmeden şiddet olaylarının artması çok üzücüdür. Bizler, kadınlarımızın bakanlığımız uhdesindeki tüm alanlarda, yapılan projelerde aktif olmalarına yardımcı olacak ve karar alma süreçlerindeki rollerini artırarak insanlığa yakışmayan bu küresel sorunla mücadele etmeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.  

Bakan Öztürkler, bugün ilk toplantısını yaparak ilan ettiğimiz “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Birimi’mizin bakanlığımızın tüm kademlerindeki kadınlarımıza daha rahat ulaşacağına, kadınların karar alma süreçlerinde çok daha etkin yer almalarını sağlayacaklarına, şiddetsiz iletişim başta olmak üzere kadının yaratıcı zekâsının, şefkatinin, farklı bakış açısının bakanlığımıza güç katacağına yürekten inanıyorum. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı bugün mücadelemizi, sesimizi güçlü şekilde yükseltirken, ülke güvenliği ve kamusal huzurun sağlanması adına ilk günden itibaren ortaya koyduğumuz suç ve şiddete karşı sıfır toleransla çalışmaya devam edeceğimizin sözünü veriyorum. Bu vesileyle, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlarımızın cesaretleri, gönülleri ile bu projede yer aldıkları için tüm kadınlarımıza bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. ”dedi.

**

Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, kadına verilen değerin, her türlü fayda ve beklentinin ötesinde insan haklarının bir gereği olduğunu vurguladı.

Bakan Altuğra, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” nedeniyle mesaj yayımladı. “Kadına verilen değer, her türlü fayda ve beklentinin ötesinde, insan haklarının bir gereğidir” diyen Altuğra, kadının saygınlığını ve itibarını korumanın, herkes için bir insanlık vazifesi olduğunu kaydetti.

Kadının toplum içindeki saygınlığı, itibarı ve etkinliğinin, gelişmişliğin ve medeniyetin bir göstergesi olduğunu vurgulayan Bakan Altuğra, şöyle devam etti:  

“Açıkça bir insan hakkı ihlali olan şiddet, kadınları en temel insan haklarından ve özgürlüklerinden mahrum eden, sağlıklarını olumsuz etkileyen sosyal ve ekonomik yaşama katılımlarını güçleştiren ciddi bir toplumsal sorundur.”

Bakanlık olarak kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele kapsamında oluşturulan Şiddete Karşı Yan Yana Platformu’nda yedi kuruluştan biri olarak koordinasyon kurulda yer aldıklarını ifade eden Bakan Altuğra, şiddete uğrayan kadınlara erken müdahale konusunda diğer üyelerle iş birliği içerisinde eğitim ve danışmanlık çalışmaları yürütmeye devam ettiklerini kaydetti.

Yeryüzünde hiçbir canlının şiddeti hak etmediğini vurgulayan İzlem Gürçağ Altuğra, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün, toplumda bir farkındalık oluşturulmasını temenni ederek, tüm kadınların mutlu, sağlıklı ve sevgi dolu bir dünyada hiçbir şiddete maruz kalmadan yaşamalarını diledi.

**

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bürosu, karar mekanizmalarında, yargıda, eğitimde, sağlıkta, iş yaşamında ve ev içinde toplumsal cinsiyet eşitliği düzeyinin artırılmasını talep etti.

Sendika tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolaysıyla yayımlanan mesajda, TOCED’in (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi) işlevselliğinin ve Lefkoşa dışındaki tüm bölgelerde de “Sığınma Evleri’nin” hayata geçirilmesi gerektiği belirtildi.

Mesajda, herkesin sağlıklı ve güvenli bir şekilde yaşayabilmesi, sınırları içinde bulunduğu devletin sorumluluğu ve biyolojik ve fiziksel ayrım olmaksızın, sosyal çevrenin sağlıklı olması bireylerin en temel insan hakkı olduğu yer aldı.

Sağlıklı ve güvenli bir sosyal çevrenin oluşturulması ve sürdürülmesinin önündeki en büyük engellerden birinin bireysel ve toplumsal şiddet olduğu kaydedilen mesajda, kadına uygulanan fiziksel, psikolojik, cinsel, sosyal ve ekonomik şiddetin artarak devam ettiği bildirildi.

“Kadınların ne yapması, nasıl davranması, ne kadar eğitim alacağı, hangi işte çalışacağı,  kendilerini ‘kural ve yasa koyan’ olarak gören erkekler tarafından belirlenmektedir” denilen mesajda, bilimsel verilerin  Covid-19 salgını sürecinde dünyada ve ülkede kadına yönelik şiddetin arttığını gösterdiği kaydedildi.

-En yaygın tür aile içi şiddet

Kadına yönelik şiddetin en yaygın türünün erkeğin kadına ve çocuğa uyguladığı aile içi şiddet olduğu belirtilen mesajda, şiddetin önlenmesi için caydırıcı ceza yasalarının uygulanması gerektiği vurgulandı.

Mesajda, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin, öncelikle kadının insan haklarının ve konumunun toplumun her alanında güçlendirilmesi ve eşitliğe dair toplumsal bilinç oluşturulmasıyla mümkün olacağı kaydedildi.

KTAMS mesajında “Her türlü cinsiyet ayrımı ve şiddetin önlenmesi için her şeyden önce devletin eğitim politikalarını gözden geçirerek çocuklara, eşitlik, özgürlük ve insan hakları gibi değerlerin öğretilmesi gerekmektedir” denildi.

Sendikanın taleplerinin de yer aldığı mesajda, şu ifadeler kullanıldı:

“Bu çerçevede taleplerimiz;

Karar mekanizmalarında, yargıda, eğitimde, sağlıkta, iş yaşamında ve ev içinde toplumsal cinsiyet eşitliği düzeyinin artırılmasını,

TOCED’in (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi) işlevselliğinin hayata geçmesini ve kadınların hayatını kolaylaştıracak ve toplumsal yaşama eşitlik anlamında büyük katkı sağlayacağını düşündüğümüz mekanizmaların kurulmasını,

Lefkoşa dışındaki tüm bölgelerde de ‘Sığınma Evleri’nin’ hayata geçirilerek kadınların yaşam güvencesinin sağlanmasını,

Ülkemizde göçmen, mülteci ve sığınmacı olarak bulunan ve de eğitim almak veya çalışmak üzere adamıza gelen kadınların emeğinin sömürülmesi, ayrımcılığa ve şiddete uğramasının engellenmesi ile ilgili devlet kurumlarının görevlerini yapmalarını,

Sosyal Hizmetler Dairesi’nin kadın ve çocuk biriminin geliştirilmesi ve kapasitesinin arttırılmasını ayrıca yıllardır dile getirdiğimiz ‘ALO 183’ ihbar hattının etkin biçimde çalışmasının mutlaka sağlanmasını talep ediyoruz.

KTAMS Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bürosu olarak, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin şiddetin her türlüsüne ve insan hakları ihlallerine karşı olduğumuzu, bu konuda gerekli tüm adımların atılması için mücadele etmeye devam edeceğimizi vurgularız.”

Mesajda, fiziksel, cinsel, ekonomik ve/veya ev içi şiddete karşı; ALO 183, ALO 155 ihbar hatları ayrıca LTB Kadın Sığınma Evi iletişim numaraları; 0542 876 3030 veya 0533 855 303 aranabileceği yer aldı.

**

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS); tüm bölgelerde kadın sığınma evleri hayata geçirilerek, kadınların yaşamına kolaylık getirilmesini istedi.

 KTÖS İnsan Hakları ve Eşitlik Sekreteri Hamide Avcıbaşı yaptığı yazılı açıklamada,  kadınlara tüm alanlarda şiddetin yüzyıllardır  acımasızlığıyla devam ettiğini belirterek,  geçen yıl LTB Şiddete Karşı Yan Yana Projesi kapsamında, 600 kadınla yapılan anketin sonuçlarının Kuzey Kıbrıs’taki  kadına yönelik şiddeti gözler önüne serdiğini belirtti.

 Avcıbaşı söz konusu veriler ışığında, Kıbrıs’ta, kadınların yüzde 60’ıının  psikolojik şiddete maruz kaldığını belirtti.

Avcıbaşı, muhafazakarlaştırılmaya çalışılan toplumun, kadınlar üzerindeki baskısını gün geçtikçe artırdığının farkına varmak, çok daha güçlü, çok daha örgütlü olarak haklara sahip çıkmak gerektiğini ifade etti.

 Avcıbaşı olumsuz tabloyu düzeltmek için taleplerini ise şöyle sıraladı.

  Öğrencilere küçük yaştan itibaren toplumsal cinsiyet eşitliği sağlamak adına eğitim sistemi içerisinde programlar geliştirilmesini,

 Lefkoşa’da, yetersizliklerle boğuşan sığınma evi dışında, tüm bölgelerde “Sığınma Evleri’nin” hayata geçirilerek kadınların yaşamına kolaylıklar getirilmesini,

  Ülkemizde eğitim almak, çalışmak için bulunan veya göçmen/mülteci olarak bulunan kadınların emeğinin sömürülmesi veya şiddete uğramasının engellenmesi ile ilgili kurumların görevlerini yapmalarını istiyoruz.
KTÖS’ün, cinsiyet, dil, din, ırk fark etmeksizin her türlüsüne ve insan hakları ihlallerine karşı olduğunu bu konuda gerekli adımların atılması için gereken neyse yapmaya hazır olduğunu tüm kamuoyuna bildiririz.”

**

Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (Kamu-Sen), 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle mesaj yayımladı.

 Kamu-Sen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sekreteri Kadın ve Çocuk Hakları Komite Başkanı Ayşe Özdemirağ, şiddetin, kişinin psikolojik, fiziksel ve cinsel sağlığını saygınlığını, aile ve sosyal çevresini etkilediği gibi kamusal ve özel hizmetlerin kalitesini düşürmekte ve yoksulluğa yol açtığını vurguladı.

 Şiddet içerikli davranışlardan özellikle kadınlar ve çocukların etkilendiğine dikkat çeken Özdemirağ, aile içi şiddet ve  tacize son vermek için yasaların yapılması,  ulusal eylem planları  hazırlanması gerektiğini vurguladı.

 Özdemirağ, “Kamu-Sen Kadın ve Çocuk Hakları Komitesi olarak kadına yönelik şiddeti; “topluma yapılan en büyük ahlak dışı hareket” ve “bir insanlık hakkı ihlali” olduğunu savunarak aile içi şiddetten hayatını kaybeden kadınlarımızı ve çocuklarımızı saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz” diyerek, hükümetten taleplerini de şöyle sıraladı:

 Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 2019 yılında yayınladığı “Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına” ilişkin “ILO190” sayılı sözleşmenin KKTC Meclisinde kabul edilmesini ve yasallaştırılmasını, İş yerlerinde yaşanan psikolojik tacizin (mobbing) önlenmesi için devlet kurumlarında mekanizmalar kurularak mobbing ve cinsel taciz değerlendirmesinde alınacak kararlarda yasal yaptırım gücünün sağlanmasını, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin tüm kadrolarının bir an önce tam olarak doldurulmasını ve tam randımanlı çalışmasının sağlanmasını, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasında bulunan ‘Toplamsal Cinsiyet Eşitliği Danışma ve İzlemem Konseyinin’ çalışmalarında, yasasın gereklerini yerine getirerek sendikalarında yerlerine alınmalarını, Çocuklara yapılan her türlü şiddet (cinsel, ekonomik, fiziksel ve psikolojik) ve istismarlarla ilgili ivedilikle yasaların ve gerekli tedbirlerin alınmasını ve bu konularda ana-babalara eğitici programlar düzenleyerek kampanyaların yapılmasını talep etmekteyiz”

 Özdemirağ, “Kamu-Sen Kadın ve Çocuk Hakları Komitesi olarak yukarıda bahsedilen ve yapılması gerekenlerde emeğimiz ile hükümetimize katkı olmaya hazır olduğumuzu bildirir, ülkemizde yaşanılan ‘ayrımcılığa’, ‘Şiddete’, ‘Tacize’ ve ‘Mobbinge’; ‘sıfır tolerans’ diyoruz.iİfadelerini kullandı.

**

Girne Düşünce Derneği, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla mesaj yayınladı.

 Dernekten yapılan yazılı açıklamada, 1999 yılında Birleşmiş Milletlerin 25 Kasım tarihini, ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’ olarak ilan edildiği kaydedildi.

 Açıklamada, aradan yıllar geçmesine rağmen halen pandemi süreci etkisindeki bulunan dünyada yaşanan savaşlar, global ekonomik krizin yanında muhafazakarlaşma gibi önemli etkenlerden dolayı artan kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair pek de iyimser bir tablo söz konusu olmadığı belirtildi. Açıklamada, “Bu 25 Kasım’ı ekonomik krizin derinleştiği, yoksulluğun derinleştikçe şiddeti de körüklediği koşullarda karşıladık. Yoksulluk özellikle kadınların gündelik hayatında her zaman var olan bir gerçeklik olsa da bu yıl bunun çok daha yakıcı hissedildiği bir yıl oldu. Diğer taraftan İran’da rejime karşı kadınların büyük bir karşı koyuşu ve mücadelesi olduğuna  tanıklık ediyoruz. Aynı zamanda dünyada sağcı otoriter rejimlerin yükseldiği, kadınların yaşamlarına çokça müdahalelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Birçok bakımdan bu 25 Kasımda Mahsa Amini’nin öldürülmesinden sonra dünya kadınlarını adeta ayaklandıran bir mücadele verilmektedir.” ifadeleri kullanıldı.

 Adanın kuzeyinde yerel yönetim seçimlerinin gündemde yerini aldığı belirtilen açıklamada, kadınların yerel politika ve hizmet alanlarına ilişkin gereksinimlerinin bulunduğu kaydedildi.

 Yerel yönetimlerde, şiddete uğramış kadınları korumak için belediyelerde, “Önleyici/caydırıcı, koruyucu, güçlendirici/destekleyici”  politikalar ortaya konması gerektiği dile getirilen açıklamada, “25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma gününde kadına yönelik şiddetle ilgili gerek adanın devlet yapısında gerekse yerel yönetimlerde savaşla gelen ayrıştırıcı dış politikalarına, yoksullaşmaya, patriyarkaya, muhafazakarlığa inat mücadelemizi sürdürmeliyiz.” ifadeleri kullanıldı.

***

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği ve Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar,    “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” nedeniyle mesaj yayımladı

 Özçınar mesajındakadına yönelik şiddete karşı verilecek mücadelenin, sadece belirli günlerde değil, her zaman gündemde olmasının önemini vurguladı.

 Özçınar, “Gün dolayısıyla yükselen sese hepimiz, farkındalığı artırmak adına güçlü destek vermeliyiz. Bu konuda hepimize büyük görevler düştüğü bilinciyle, elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız.” ifadelerini kullandı. Yerel yönetimlerin sürdürdüğü politikaların,  mücadelenin yükselmesi açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Özçınar, açıklamasını şöyle sürdürdü:

 “Toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında politikalar üreterek, her türlü ayrımcılığa karşı durmak da bizlerin asli görevleri arasındadır. Unutmamalıyız ki; kadınların toplumdaki yeri ve saygınlığı, medeniyetin göstergesidir. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı durmak için toplumun da gereken dayanışmayı ve hassasiyeti göstermesi önemlidir. Kadına karşı uygulanan her türlü şiddet bir insanlık suçudur.”

***

Girne Belediye Başkanı ve Bağımsız Belediye Başkanı Adayı Nidai Güngördü, kadına yönelik şiddetin, insan onurunu yaralayan toplumsal bir sorun olduğunu belirterek, kadın ve çocuklar başta olmak üzere, hiç kimse şiddete maruz kalmasın diye, ellerinden ne geliyorsa yapmaya devam edeceklerini vurguladı.

Güngördü’nün, 25 Kasım Kadına Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle yayınladığı mesaj şöyle;

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini odağına alan politikalarımızla kadın dostu bir kent adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şiddetle mücadelede, dayanışmanın gücüne inanıyoruz. Kadınların, özgür, eşit ve yaşamın her alanında daha güçlü olabilmesini desteliyoruz.

Ülkemizde ve dünyanın neresinde olursa olsun, fiziksel, cinsel, psikolojik, her türlü şiddete, sömürüye maruz kalan kadınların mücadelesine ortağız. Girne Belediyesi’nde 9 Mart 2018 de hizmete açtığımız Danışma ve Destek Merkezi’yle, şiddetle mücadele başta olmak üzere, kırılgan gruplara sunduğumuz psikolojik ve hukuksal destekle ve hizmete koyduğumuz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ofisimizle geliştirdiğimiz politikalarla, kadınların sesini duymak ve duyurmak adına ortak akılla yol almaya kararlıyız. Fırsat eşitliğine hizmet etmek adına başta Girne Belediyesi’nde ve ülkedeki yerel yönetimlerde uygulamaya konulması için Eşitlik Eylem Kılavuzu çalışmalarımız sürüyor. Daha eşit, daha adil bir kent için çalışıyoruz. Kadınlarımızı her alanda güçlendirmek amacıyla düzenlemiş olduğumuz kurslar, atölyeler ve seminerler de artarak devam ediyor. Eğitimin ve farkındalığın bu mücadeledeki önemine inanıyoruz.

Kadına yönelik şiddet, insan onurunu yaralayan toplumsal bir sorundur. Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, hiç kimse şiddete maruz kalmasın diye, elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz. 25 Kasım Kadına Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bugüne kadar kadınların mücadelesine destek olan ve bu mücadeleyi sürdüren başta kadın sivil toplum örgütlerine ve bu sürece katkı koyan herkese teşekkür ediyorum. Kentimin, ülkemin ve dünyanın bütün kadınlarını saygıyla selamlıyor, verdikleri mücadeleyi destekliyorum. Buradan bir kez daha, şiddete karşı kimsenin sessiz kalmaması için de çağrı yapmak istiyorum”

**

Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı ve Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) Belediye Başkan adayı olarak açıklanan Mehmet Harmancı, kadın dostu belediyeciliğin öncüsü ve örneği olduklarını kaydetti.

Harmancı, ofisi aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, 2014 yılında ilk kez  göreve talip olurken belediye bünyesinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Birimi ve Kadın Sığınma Evi kurma sözü verdiklerini hatırlatarak, “Göreve gelir gelmez Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Birimi’ni kurduk, çalışma arkadaşlarımızın farkındalık çalışmalarına katılmalarını ve sunulacak hizmetlerle ilgili eğitimler almalarını sağladık. “ dedi.

 LTB’nin bugün tüm ülkeye hizmet veren tek Kadın Sığınma Evi’ne ev sahipliği  yaptığını kaydeden Harmancı, “Lefkoşa Türk Belediyesi. İstanbul Sözleşmesi’ni temel alarak çıktığımız bu yolda, kadına yönelik şiddetle mücadelenin ancak bütünlükçü bir devlet politikası ve farklı kurumların etkin koordinasyonu ile mümkün olduğunu biliyorduk. 2018 yılında polis bünyesinde Kadına Şiddete Müdahale Birimleri’nin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin ve ilgili tüm kurumların eş güdüm içerisinde çalışmasını sağlayan Aile İçi Şiddete Müdahale Koordinasyon Mekanizması’nın kurulmasına öncülük ettik. Geliştirdiğimiz bu doğru iş birliği modeliyle bugüne kadar yüzlerce direnişçinin güvenli ve özgür yeni bir hayat kurmalarına destek olduk. “ dedi.

 2020 yılında kurdukları Dayanışma ve Eğitim Merkezi’nin binden fazla kadın için çok amaçlı bir destek merkezi olduğunu ifade eden Harmancı, psikolojik ve hukuki danışmanlıktan mesleki eğitime, iş ve ev bulma desteğinden gıda ve okul desteğine, sosyal devlet açığının yarattığı birçok ihtiyaca cevap vermeye çalıştıklarını anlattı.

 2019 yılında hizmete koydukları El Ele Kreşinin bir yandan çocukların eğitim hakkına erişmesini sağlarken, bir yandan da annelerin çalışma hayatına katılımlarının önündeki büyük bir engeli kaldırdığını vurgulayan Harmancı, 300’ün üzerinde özel gereksinimli çocuk ve yetişkinine düzenli olarak okul ve hastane ulaşımlarını sağlayan Engellemeyen Lefkoşa Birimi, 2020 yılında faaliyete geçen Yeni Dünya Engelsiz Aktivite Merkezi ve yıllardır pandemi dönemi dahil olmak üzere evlere bakım ve sağlık hizmeti götüren Yaşlılar Birimi sayesinde geleneksel olarak kadınların üstüne yüklenen çocuk ve yaşlı bakımı sorumluluğunu bir nebze olsun paylaşmaya çalıştıklarını belirtti.

Din, dil, ırk, yaş, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, muhaceret durumu gibi hiçbir konuda ayrım yapmadıklarını kaydeden Harmancı,  şu ifadeleri kullandfı:
“Daha da önemlisi, bu farklılıkların kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetle nasıl kesişebildiğinin bilinciyle hareket ettik. 2016 yılında LTB sınırları içerisindeki tüm gece kulüplerini kapatmakla kalmadık, insan ticareti mağduru kadınlara güvenli barınma ve hukuki destek başta olmak üzere elimizden gelen her türlü desteği sunuyoruz, bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle işbirliği içerisinde çalışıyoruz.

 Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddetle mücadelede toplum olarak gideceğimiz daha çok yol var. Bu alanda hak odaklı ve toplumsal cinsiyet bakış açısıyla çalışan her birey, kurum ve örgütle yan yana çalışmaya, her koşulda direnişçilerin yanında olmaya devam edeceğiz. Bu mücadeleyi beraber büyüteceğiz.”

**

Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) Müdürü Meryem Özkurt, “Siyasi, sosyal, ekonomik ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğan kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında toplum olarak durmazsak, kadınlar olarak bu şiddete maruz kalmaya devam edeceğiz” dedi.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü dolayısıyla mesaj yayımlayan Özkurt, az gelişmiş ve baskıcı toplumlarda, şiddet bile sayılmayan uygulamalardan dolayı şiddete çözüm üretme konusunda da bir şey yapılmadığını belirtti.

Dünyada en çok yaşanan sosyal sorunların başında kadına yönelik şiddettin geldiğini, bu şiddettin geçmişten günümüze farklı şekillerde vücut bulduğunu ve kadınların varlık mücadelesini tehdit etmeye devam ettiğine işaret eden Özkurt, “Kadına yönelik her türlü şiddet konusunda, bu şiddeti görmezden gelenler, karşı duruş sergilemeyenler, sessiz kalmayı seçenler de şiddeti uygulayan kadar suçlu ve sorumludur” ifadelerini kullandı.

Özkurt, “Kadınların şiddetsiz bir hayat kurması ve şiddetin her türlüsünden uzak kalabilmesi için koruyucu ve önleyici tedbirler alarak, hukuk kurallarını kendi çıkar ve egolarına göre uygulayanlar karşısında farkındalığı artırmak toplumsal bir görev bilinciyle ele alınmalıdır” dedi.

Özkurt, 25 Kasım’ın, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak dayanışmanın ve adalet arayışının güçlendiği bir gün olarak kutlandığını kaydetti, “Görünmezlikten, kadınların sesini duyuran herkese selam olsun” ifadesini kullandı.

**

Sol Hareket Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sekreteri Semen Saygun “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” dolayısıyla mesaj yayınladı.

 Saygun mesajında, kadınların tüm dünyada kendilerine dayatılan eşitsizliklere, adaletsizliklere, sömürüye, erkek egemen sisteme karşı direnirken erkek iktidarların sert müdahaleleriyle karşı karşıya kalındığını kaydetti.

 Saygun, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, başta İranlı kadınların olmak üzere, dünyanın her yerinde özgürlük mücadelesi veren kız kardeşlerimizin,   verdikleri mücadeleleri selamlıyoruz. Erkek egemen iktidarlar saldıracaklar, biz direneceğiz. Susturmaya çalışacaklar, susmayacağız. Kirli politik oyunlarla, yalanla, baskıyla, tacizlerle, tecavüzlerle, şiddetle mücadele edeceğiz. Ülkemiz üzerine oynanan oyunlara, düşmanlığı besleyen ırkçı, milliyetçi söylemlere, yok edilmeye çalışan barış kültürüne, militarizme, kolonyalizme karşı barış içinde yaşayacak Birleşik Federal Kıbrıs’ı savunacağız. Barış bizim vazgeçilmezimizdir. Biz kadınlar dünyayı değiştireceğiz. Bu güç bizde var. Direneceğiz” ifadelerini kullandı.

**

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Belediye Başkan Adayı Sadık Gardiyanoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü nedeniyle mesaj yayımladı.

 Gardiyanoğlu, “Günümüzde artık büyük bir sorun ve vicdan azabına dönüşen kadına yönelik şiddet, maalesef hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Kadınlarımız, bugün ve her gün daha güvenli bir dünyada insan onuruna yakışır, şiddetten uzak ve eşit bir hayat hak ediyor. Yeryüzünde hiçbir canlı şiddeti hak etmemektedir” dedi.

**

Girne Bağımsız Belediye Başkan adayı Zeki Çeler, tüm kadın hakkı ihlallerine karşı olmanın herkesin ortak görevi olduğunu vurguladı.

Çeler, kadına şiddetin, yasalara aykırı olduğu gibi ahlaka ve vicdana da aykırı bir davranış olduğunu dile getirdi.

Girne Bağımsız Belediye Başkan Adayı Zeki Çeler, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ nedeniyle yayımladığı mesaj şöyle;

“Bir insan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddet dil, din, ırk, sınıf, mezhep, cinsiyet ayırt etmeksizin, mücadele edilmesi gereken ciddi bir toplumsal sorundur. Kadına şiddet, yasalara aykırı olduğu gibi ahlaka ve vicdana da aykırı bir davranıştır. Toplumsal yaşamın her aşamasındaki kadına yönelik şiddet, kadının maddi ve manevi bütünlüğüne zarar verir, kadının toplumsal yaşama aktif katılımının önünde bir engel teşkil eder. Şiddet mağduru bugün hiç tanımadığımız biri olabileceği gibi yarın bir yakınımız da olabilir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yaptığım dönemde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kıbrıs Türk Barolar Birliği arasında ekonomik gücü yetersiz şiddet mağduru kadınlara hukuki destek verilmesine yönelik iş birliği protokolü imzaladık. Bu protokole göre; Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından hukuki destek alması uygun görülen kadınların, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aracılığı ve onayıyla Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nden avukat ücretinin yüzde 50’si karşılığında hukuki destek alması sağlanıyor. Protokol sadece “1/1998 Sayılı (34/2015 sayılı değişiklik yasasıyla değiştirilmiş ve birleştirilmiş şekliyle) Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası” kapsamında yapılan koruma emri başvurularını, istidaları ve boşanma davalarını içeriyor. Yine bakanlığım döneminde, TOCED in hayata geçmesini sağladık, ev içi şiddetin önlenmesine yönelik Sosyal Hizmetler Dairesi ile birlikte çalışmalar yapıp öncü olduk. Bu bağlamda yüzlerce kadına destek olduk, Girne Belediye başkanlığını kazandığımızda da hazırladığımız projelerle şiddet gören kadınlara destek olmaya devam edeceğiz. Unutmamalıyız ki kadına yönelik şiddetle mücadele aynı zamanda annemizin, eşimizin, kızımızın hakkını, hukukunu, onurunu korumanın da mücadelesidir. Bu nedenle, tüm kadın hakkı ihlallerine karşı olmak hepimizin ortak görevidir.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nün farkındalığı artırmasını, mücadeleye güç katmasını diliyorum”

**

Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Örgütlenme Sekreteri Növber Gürtay, bugün halen emekçi kadınların iş yerlerinde, çalışma hayatı içerisinde ve evde fiziksel, cinsel, psikolojik şiddete ve tacize maruz kaldığını belirtti. Gürtay, ülkede yürürlükte olan yasa ve sözleşmelerin uygulanmasını, ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin ise onaylanmasını talep etti.

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” nedeniyle mesaj yayımlayan Gürtay, Dominik Cumhuriyeti’nde faşist dikta rejimine karşı özgürlük mücadelesinin öncüsü olan ve 25 Kasım 1960 tarihinde öldürülen Mirabel kız kardeşlerin anısının, dünyanın dört bir yanındaki emekçi kadınların, sömürüye, eşitsizliğe, ayrımcılığa, şiddete ve savaşa karşı verdikleri mücadelede yaşadığını kaydetti.

Bugün halen emekçi kadınların iş yerlerinde, çalışma hayatı içerisinde ve evde fiziksel, cinsel, psikolojik şiddette ve tacize maruz kaldığını ifade eden Gürtay, emekçi kadınların, hukuki ve politik kazanımlarının tersine çevrilmeye, yürürlükten kaldırılmaya veya uygulama noktasında görmezden gelinmeye çalışıldığını savundu.

Şiddetin hem ülkede hem dünyada oransal olarak değişkenlik gösterse de artarak devam ettiğine dikkat çeken Gürtay, bu evrensel sorun karşısında Uluslararası Çalışma Konferansı’nın 2019 yılında, iş yerlerinde her türlü şiddetin ortadan kaldırılması için ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ni gündemine alarak, 2021 yılının Haziran ayında yürürlüğe koyduğunu ifade etti.

-“Şiddetsiz ve insanca yaşanabilir bir yaşam herkes için en temel insani haklar arasında”

İş yerlerindeki şiddet ve tacizin, emekçi kadınların insanca yaşam haklarını ortadan kaldırarak, çalışma yaşamına erişimleri ve çalışma yaşamında kalmalarının önündeki en büyük engellerden biri olduğunu belirten Gürtay, şiddetsiz ve insanca yaşanabilir bir yaşamın herkes için en temel insani hakları arasında olduğunu kaydetti.

Böylesi kapsayıcı sözleşmelerin çalışma yaşamında şiddet ve tacizin, özellikle de emekçi kadınlara yönelik şiddet ve tacizin önlenmesi için önemli bir araç olduğunu vurgulayan Gürtay, Mirabal kardeşlerin, insan hakları, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenlere ilham kaynağı olduğunu belirtti.

Gürtay açıklamasında, taleplerini de paylaştı. Talepler şöyle:

“-Hali hazırda ülkemizde yürürlükte olan KKTC İş Yasası, Basın-İş Yasası ve ILO Sözleşmeleri uygulansın.

-ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylansın.

-Eşit işe eşit ücret verilsin.

-Özel sektörde ve kamuda çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilsin.

-Emekçi kadınlara özgü olarak görülen ev içi sorumluluklar karşısında derhal kamusal politikalar geliştirilsin.

-Ücretsiz kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri açılsın ve tüm emekçi kadınların ücretsiz yararlanabileceği şekilde hayata geçirilsin.

-Kamu ve özel ayrımı olmaksızın tüm emekçi kadınlar, regl başlangıç tarihinden itibaren ayda bir iş günü izinli sayılsın.”

**

Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Kadın Meclisi, hükümeti, kadınları her tür şiddete karşı koruyacak politikalar üretmeye çağırdı.

 BKP Kadın Meclisi Sözcüsü Hediye Yiğitler, BKP Basın Bürosu aracılığıyla  yaptığı açıklamada, “Şiddet gören kadınlara etkin koruma sağlanmalı, destek mekanizmaları oluşturulmalı ve sığınma evleri açılmalıdır “ dedi.

 Yiğitler, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, toplumsal cinsiyet eşitliğinde eksiklerin giderilmesi konusunda devletin üzerine düşen görevleri bulunduğunu, Kuzey Kıbrıs’ta sadece Lefkoşa Türk Belediyesine ait bir sığınma evi bulunduğunu kaydetti.

 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesinin yasal olarak oluşturulmuş olmasına rağmen, yaşama geçirilmemiş olmasının büyük bir eksiklik olduğunu dile getiren Hediye Yiğiter, bunun biran önce faaliyete geçirilmesini talep etti.

**

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Mesarya Belediye Başkan adayı Kürşat Özer  25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle mesaj yayımladı.

 Kürşat Özer mesajında “Ne yazık ki günümüzde kadına yönelik şiddet halen önemli sorunlar arasında yer almakta” dedi.  Özer, kadına yönelik şiddetin kadının maddi ve manevi bütünlüğüne ağır zarar verdiğini, kadının toplumsal yaşama aktif katılımının önünde bir engel teşkil ettiğini, kadına yönelik şiddettin insanlığa ihanet olduğunu ifade etti.

 

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER