Tufan Erhürman hükümet kurmaya çalışıyor. Geniş tabanlı olsun istiyormuş ama istediği tabanı bulmakta zorlanıyor.
“Taban”, farklı şekillerde anlaşılabilir. Meclis’te büyük bir çoğunluğun desteğini almak “geniş tabanlı” olmak sayılabileceği gibi, ortaya koyduğunuz politikalarla en geniş halk kesimlerinin çıkarlarını dikkate almak ve bu çıkarları gündemin esası haline getirmek de “geniş tabanlı olmak” anlamı taşır. Son zamanlarda buna “kapsayıcı olmak” da denmeye başlandı.
Erhürman’ın hükümet kurma çabalarına temel olarak sunduğu ilkeler, kapsayıcıdır, hepimizi ilgilendirmektedir ve “geniş tabanlı bir hükümet” arayışının ifadesidir.
UBP’NİN DOMİNASYONU
Bir de “domine etmek” vardır. Ersan Saner, UBP’nin geniş tabanlı bir hükümete katılabileceğini ama böyle bir hükümeti kendilerinin “domine etmesi” gerektiğini söyledi.
Ersin Tatar’ın okulu Cambrigde’in İngilizce-Türkçe sözlüğü, domine etmenin karşılığını “egemenlik, hakimiyet, idare” olarak vermektedir. UBP de, “idare bende olacaksa, geniş tabanlı hükümete varım” demiştir.
Zaten sorun tam da budur: KKTC Meclisi’nde en büyük milletvekili gurubuna sahip olan Ulusal Birlik Partisi, 2018 seçimlerinden beri ne kendini, ne de memleketi idare edebilmiştir!
KKTC’nin kendini iyi yöneten bir UBP’ye ihtiyacı vardır. Bazen iktidar, bezen muhalefet olarak UBP’nin, ne yaptığını bilen ve rakiplerini zorlayan bir yapıda olması, halktan aldığı oyu hak eden davranışlar içinde olması, UBP’ye oy versin veya vermesin bütün KKTC yurttaşlarının yararınadır. KKTC’de demokrasi olacaksa, UBP’nin böyle bir yapıda olması zorunludur.
UBP’nin şimdiki yönetimsiz hali, bırakınız KKTC’deki siyasi süreçleri, kendi içindeki gelişmeleri bile domine edememektedir ve bu da KKTC’nin en önemli sorunlarından biridir.
DOMİNE EDEMEMEK!
Yine de Saner’i kınamamak gerekiyor… Türk Dil Kurumu Sözlüğü kabul etmese bile, Türkçe konuşmalarımızda “domine etmek” teriminin yeri vardır. Gündelik Türkçemizde bu deyimi, “bir sürecin veya durumun belirleyicisi olmak” anlamında kullanıyoruz. Bazı hallerde gerekli değişimleri engeller diye sevilmeyen tarafları var ama bir belirleyicinin olması istikrarın da temelidir. İstikrar isteyenler, bir belirleyici tarafından domine edilmeye karşı çıkmamalıdırlar.
Şimdi bir salgın sürecinden geçiyoruz ve ekonomik kriz içinde boğulmak üzeriyiz. İstikrar isteyenlerimiz çoğunluktadır. Ne yapıldığını ve ne yapacağımızı bilelim istiyoruz! Bu durumda birinin bizi domine etmesine belki gerçekten de ihtiyacımız vardır.
Ama bunu söylemek değil; yapmak önemlidir. Bunu yapacak olanlar fikren ve fiilen bizden daha güçlü olmalıdırlar. Önerileri bizim düşünemeyeceğimiz kadar etkili olmalıdır. Önerilerini hayata geçirme konusunda da büyük bir marifet veya güç sahibi olabilmelidirler. Sonuçta onlara adeta teslim olabilmeliyiz. O zaman “geniş taban” da bulunmuş olacaktır!
Şimdi belki de yalvarmak gerekiyor: Ne olur bizi domine edin!
Ama biraz nazik ve sevecen!
Seve seve!