SÖZMENER: MAHKEMELERDE MOBİNG VE TEHİR VAR!

Emekli yargıç ve eski baro başkanlarından Avukat Hasan Sözmener, Yüksek Mahkeme yargıçlarının sayısının artırılmasına karşı çıkarken önemli iddialarda bulundu: Mahkemelerde mobing var ve tehir furyası esmektedir!

0
blank

Emekli yargıçlardan ve eski baro başkanlarından Avukat Hasan Sözmener, Yüksek Mahkeme yargıçlarının sayısının artırılmasını öngören Anayasa değişikliği ile ilgili tutumunu Facebook üzerinden paylaşırken, mahkemelerde “erteleme furyası” yaşandığını ve bekleyen dosyalarının sayısının fazla olması gerekçesi ile öneriler değişiklikle yargıçlar arasında ayrım yapılmasının yolunun açılacağını savundu.

ATAMA VEYA ATAMAMA SORUNU

Hasan Sözmener, yeni düzenlemenin kaleme alınış şeklinin “keyfilik ve adam kayırmacılığa” yol açacağını belirterek, “biz kayırmak istediklerimizi yüksek mahkeme yargıçlığına atayalım, ötekiler ise beklesin. Sayımız varsınn 11 olsun. İleride gözümüze kestirdiğimiz olursa yine terfi ettiririz şeklindeki uygulamalara açık bir düzenleme” olduğunu savundu. Sözmener, “Yüksek mahkeme yargıç sayısı iki katına çıkarılmakkta ancak, 8 yüksek mahkeme yargıcından sonraki 8 yargıcı atayıp atamama yetkisi, Yüksek Adliye Kuruluna bırakılacak. ‘Benim adamım ise atarım, benim adamım değilse atamam’ zihniyetinin bir ürünüdür bu şekildeki düzenleme” diye yazdı. 

MAHKEMEDE MOBİNG VAR İDDİASI

Yüksek Mahkeme’nin bazı alt mahkeme yargıçlarına mobing yaptığının bilgisi dahilinde olduğunu belirten Avukat Sözmener, yeni düzenlemenin de bunu körükleyeceği iddiasında bulunurken şunları yazdı:

“Yüksek Mahkeme Başkanına vekalet konusuna gelince, bu düzenleme tam bir mobing uygulayabilmeye zemin hazırlamak için kaleme alınmıştır. Yüksek Mahkeme Başkanına en kıdemli yargıç vekalet eder şeklindeki düzenlemeye yeni bir düzenleme daha getirilmekte ve Yüksek Adliye Kurulu isterseymiş en kidemli yargıç yerine, başkana vekalet etmek üzere bir başka yargıcı atayabilirmiş. 

Bu ne biçim bir düzenlemedir?

Yani Yüksek Adliye Kurulu, en kıdemli yargıca diyecek ki, ‘sen başkana vekalet edemezsin, başkana şu yargıç vekalet edecek’. Böyle bir atama, en kıdemli yargıca uygulanabilecek en saçma bir mobingtir. Allah aşkına, Yüksek Mahkeme yargıçları nasıl böyle bir metni önermiş ve onaylamaktadır? 

Şaşkınlıklar içerisindeyim. 

Böyle bir yetki ve atama, en kıdemli yargıca, ‘istifa et da git’ demenin başka türlüsüdür.

Aslında Yüksek Mahkemenin, bazı alt mahkeme yargıçlarına bu tür mobing uyguladığı da bilgimdedir. Adli tatilde mahkemenin en kıdemli yargıcına, ‘sen mahkeme başkanına vekalet edemezsin, etmeyeceksin, senden daha az kıdemli şu yargıç vekalet edecektir’ şeklinde görevlendirmeler yapıldığını müşahade etmişimdir. 

Yargı öyle bir organdır ki, mevcut anayasal ve yasal düzenlemeler nedeniyle, Yüksek Adliye Kurulunun uygulamalarına karşı hiç bir yargıç ‘gık’ dahi çıkaramamaktadır. Adalet dağıtan veya adalet dağıtmakla görevli yargıçlar bir haksızlığa uğradıklarında, bu haksızlığı sineye çekmekten başka hiç bir şey yapamamaktadırlar. Düzen şudur; ‘sineceksin, ses çıkartmayacaksın, gık demiyeceksin, bana kendini sevdireceksin, sevdiremez isen ayvayı yiyeceksin, atama, terfi ve nakil işlerine itiraz dahi edemezsin’.

Bir kurul düşününüz ki, hiç bir konuda nasıl hareket edeceğine dair objektif, genel kurallar yok. Yargıç atamaları, terfileri ve nakilleri tamamı ile keyfi denecek şekilde yürütülüyor. Böyle bir kurula, daha da keyfiliğe yol açabilecek başka yetkiler verilmek isteniyor.” 

TEHİR FURYASI

Mahkemelerde biriken dosyaların “tehir furyasından” kaynaklandığını savunan Avukat Sözmener, bu konuda ise şunları yazdı:

“Mevcut Yüksek Mahkeme yargıç sayısı, yeterlidir ve hatta fazladır bile. Yargıdaki esas sorun icradadır. Başka hiç bir yerde değildir. Yüksek Mahkemeye tahsis edilmiş iki tane salon vardır. Bu iki salon, mesai saatlerinin çoğunda boştur. iddia ediyorum ki boştur. 1970 ve 1980’li yılları hatırlıyorum. Yüksek Mahkemeye tahsisli bir tek salon vardı ve 5 tane Yüksek Mahkeme yargıcı vardı ve o salonda her allahın günü duruşma vardı. Ben genç avukat iken her gün giderdim ve duruşma dinlerdim. Mahkemelerimizde bir tehir furyası esmektedir. Ben yanılmıyorsam 1988 yılının Mart ayında yargıç atanmıştım. Ceza davalarında görevlendirilmiştim. Mart’tan, Kasım ayına kadar geçen sürede, birikmiş olan tüm ceza davaları bitmişti ve Aralık ayında huzurumda hiç bir ceza davası yoktu. Ağır ceza mahkemesinde bir yıl görev yaptım ve o yıllarda ağır ceza mahkemesi gezici idi ve bir aylık sürelerle ilçelerde görev yapardık. Bir yıllık süre içerisinde hiç bir ilçede, bir ayımızı dolduracak kadar dava bulamadık. Bir aylık sürelerde en fazla kullandığımız süre 15 gün olmuştu. Şimdilerde ağır ceza mahkemesi sayısı artırıldı ve duruşmalar aylarca sürmektedir.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz