SORUN KURULTAY DEĞİL; MAAŞLARDIR!

0
blank

Hükümet çuvalladı! Aldıkları her karar hatalı görünüyor. Bütün bu hatalı kararları yaklaşan UBP kurultayı ile açıklamaya çalışanlar var. Bütün siyasiler, “Başbakan kurultaydan başka şey düşünmüyor” diyor, başka şey söylemiyorlar.

Başbakan Saner’in UBP tüzüğünde yapılmak istenen değişikliklerle kendine avantaj sağlamaya çalıştığından hiç kimsenin kuşkusu olmaması gerekir. Covid-19 testlerini ücretli hale getirmenin; kaynağı belirsiz paraları %2,5 oranında bir vergi ile aklamaya kalkışmanın UBP kurultayının kazanılmasına yardımcı olmayacağını da biliyoruz ama, değil mi? İş dünyasının istihdamı korumak için talep ettiği “sosyal sigorta prim desteğini” kaldırmak da Saner’e yardımcı olmayacak!

Sağlık Bakanı Üstel, hastanelerde yeterli ilaç olmadığından yakınıyor. Bir yıllık ilaç için gerekli kaynak sanırım 150 milyon TL kadardır. Maliye Bakanı Oğuz ise sadece Ağustos ayı içinde yapacakları harcamanın 700 milyon TL kadar olmasını beklediklerini açıkladı. Salgın koşullarında bile ayda 700-750 milyon TL kadar harcama yapabilen KKTC devleti, bir yıllık ilaç ihtiyacını karşılamak için gerekli olan 150 milyon TL’yi bulamamışsa, bunun UBP kurultayı ile ilişkisi olabilir mi? İstihdamın devamı sağlamaya katkısı olacağı açık olan aylık 15-20 milyon TL’lik bir harcamanın göze alınmamasının neden de kurultay değildir elbette!

DEVLETİN GELİR VE GİDERİ

KKTC devleti, test kitleri için kaç para ödüyor, bilmiyoruz! Kaç test PCR, kaçı antijendir onu da bilmiyoruz zaten!

Sigortalı hastaların ilaçlarını bile karşılayamayan devletin ödemesi gereken ilaç parasının 150 milyon TL’de çok fazla olduğunu elbette tahmin edebiliriz.

Bu rakamları kesin olarak bilmiyoruz ama devletin aylık 500 milyon TL maaş ödediğini biliyoruz. Bu yetmez, bu personelin çalışıyormuş gibi görünmesi için elektrik, ek-mesai, bayramlık gibi ödemeler yapıldığını açıklamalarından takip etmek de mümkündür. Oğuz’un 700 milyon olmasını beklediği harcamaların neredeyse tümü kamu yönetimi için harcanmaktadır.

Devlet, kamu görevlileri için harcadığı bu kaynağı, piyasada iş yapmaya çalışan işletmelerden veya emeğini bu işletmeler için harcayanlardan sağlamaktadır. Buna karşın, bu piyasa faaliyetlerini canlı tutabilmek için harcayacak tek kuruşu bile yoktur. Topladığı paranın bir miktarını olsun bu faaliyetlerin devamı için harcamayı reddetmektedir.

SORUN MAAŞLARDIR!

Devleti yönetenlerin yumurtlayan tavuğu kesmeyi bile göze almalarının nedeni, maaşların ödenmesinin bir gün bile gecikmesinden korkmaları; bu maaşların en azından 10 bin TL’den fazla olanlarından biraz olsun kesinti yapmaktan ölümden korkar gibi korkmalarıdır.

Korku miskindir ama korkmanın ecele faydası yoktur! Hükümet edenlerin veya hükümet uygulamalarını popülistçe eleştirenlerin kamu maaşlarını gündeme getirmekten ısrarla kaçınmaları, son günlerde karşı karşıya kaldığımız sorunların başlıca nedenidir. Bu korku, gelecek günlerde yaşayacağımız daha büyük sorunların da nedeni olacaktır.

Hükümetin ve hükümeti yükümlülüklerine yerine gitirmediği için eleştirir gibi yapanların en büyük sorunu bu korkunun esiri olmalarıdır.

BAŞKA YOL YOK!

KKTC devleti bugünkü ortamda aylık 500 milyon TL kadar gelir yaratabilmektedir. Salgının daha ne kadar devam edeceği bilinmediğine göre KKTC devleti harcamalarını, hem bu geliri hem de yurttaşlarının hayatını koruyabilecek şekilde sınırlandırmak zorundadır.

Topladığınız 500 milyon TL’yi maaş bekleyenlere dağıtır ve bu kaynağı elde etmenizi sağlayanları görmezden gelir; piyasa faaliyetlerinin durmasına, piyasada iş yapmaya çalışanların açlıkla karşı karşıya kalmasına neden olursanız, gerçekte bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. Bütün bunların nedeni ise elbette UBP kurultayı değildir. Bütün bunların nedeni, KKTC’de egemenlik sürdüren kamu düzeni ve ondan beslenenlerin düzeni değiştirme korkusudur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz