AKP’YE SİTEM EDİP “OYUM REİSE” DİYEN VAR!

0
blank

Bu aralar iş icabı Anadolu’ya seyahat ediyor, Anadolu insanının mümkün olduğunca kafasının içine girip iş ve siyaset ile ilgili konulara bakışını gözlemliyorum. Bu elbette sınırlı bir gözlemdir.

Anadolu insanı ilk andaki tereddütlü yaklaşımından sonra ona doğru atılan iyi niyetli adıma karşılık koşmaya hazır. Bunu da saygı ve hürmetle yapıyor.

Yeri geldiğinde kurulu olanı savunuyor, yeri geldiğinde eleştiriyor ama eleştiri ve savunma yaparken tam da ne istediğini bilemiyor. Duygusallıktan uzaklaşıp başarının resmini çizmekte zorlanıyor.

En fazla zorlandığım nokta da burası.

İş ile ilgili konuların ötesine siyaseti konuşmaya gelince de aynı kalıp ortaya çıkıyor.

Siyasetle ilgili kendine göre ikilemlerle dolu gizemli bir yaklaşımı var.

Size tuhaf gelecek ama talebi iyiyi, yetkin olanı seçmek değil.

İyi yönetilmek de değil.

Güce ve baştakine biat göstermek esas.

Bunun için de tepedekinin güçlü ve otorite sahibi olmasını ve bunun da kendisinden başlayarak hissedilmesini istiyor.

Kendini ifade ederken tabiri caizse “ağlamak”, sitem etmek de tercih ettiği diyalog şekli oluyor.

Talebini değil de söylemek istediğini bu şekilde dile getiriyor.

“Ağlama” yoluyla sitem ederken aslında sanırım “ilgilenin bizimle” diyor.

“AKP’ye verdiğimiz oylar bize birer mızrak gibi geri dönüyor ama oyumuz yine de reise” deyiveriyor.

Öyle kala kalıyorsun.

“Bunun mantığı ne?” diye sorunca da “diğer seçime (milletvekili seçimini kastederek) katılmayacağız” ya da “dur hele ona da bakarız” noktasında olan da var.

Bu paradoksal durumu sorgulamakta ısrar edince de güzel bir ufuk turu attırıp başladığın yere seni geri getiriyor.

Bana mı denk geliyor yoksa böyle bir geniş kesim var mı ancak sandık günü gelince anlayacağız.

Bu paradoksal durumu anketler ve siyasi yorumcular bir şekilde yakalayıp kendilerine göre yorumluyor gibi geliyor bana.

Muhalif yorumcular AKP ile ilgili sahada duyduklarını içine reisi de katarak “bu iş bitti” diyor.

AKP’liler de parti ile ilgili söylenenleri kulak arkası edip muhatap oldukları eleştirinin sonunda her şeye rağmen reise yönelik devam eden teveccühü partiye mal ederek yorumluyor. Nasıl olsa seçim gününe kadar onları yine AKP’ye de oy vermeye ikna ederiz diye umut besliyor.

Türkiye siyaseti sanki de kusursuz bir kaosa sürükleniyor.

Başkanın meclis çoğunluğundan yoksun olacağı bir Türkiye siyasetini tecrübe etme olasılığını göz ardı etmemek lazım.

“Türk tipi başkanlık” sisteminde, başkanın bir partiden, meclis çoğunluğunun da parçalı bir şekilde diğer ittifaktan oluşacağı bir siyasi tabloya doğru gidişat olasılığı var.

Siyaseti kilitlenmiş, sistem yerle bir edildiği için içtihattan yoksun ne yapacağını bilmeyen bir Türk siyaseti bizi bekliyor olabilir.

“Dış güçler” ya da “üst akıl” diye atıfta bulunulan görünmez el bir sonraki aşamaya geçmek için tam da bunu istiyor.

Hem meclis çoğunluğundan yoksun başkanın hem de meclis çoğunluğu parçalı bir koalisyona bağlı olan muhalefetin “üst aklı” kendi tarafına çekme ve tutma çabasında olacağı siyasi bir iklime doğru akış var.

“Üst aklın” böyle bir sonucun çıkması için bir şey yapmasına gerek kalmadan olmasının doğuracağı kaosu düşünmek için erken. Bu olasılığı yine de not edin. Türk demokrasisi siyasi aritmetiği ilk defa kilitlemiş olmaz. Bu konuda mahirdir.

İktidara yönelik sitemine karşın kafa karışık ve ne istediğini tam bilemeyince hiçbir seçim sonucu sürpriz olmaz. Anadolu’da görüp not ettiğim şimdilik bu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz