spot_img
17.9 C
Lefkoşa
spot_img
Ana SayfaHASAN ERÇAKICAŞİDDETİN KAYNAĞINDA SİYASİLER YOKMUŞ GİBİ YAPIN BAKALIM…

-

ŞİDDETİN KAYNAĞINDA SİYASİLER YOKMUŞ GİBİ YAPIN BAKALIM…

spot_img

Türkiye'de şiddetin asıl kaynağı, siyasilerin tutumu, iktidara yakın olanların kendilerini "cezadan muaf" hissetmeleridir

Türkiye'de şiddetin asıl kaynağı, siyasilerin tutumu, iktidara yakın olanların kendilerini "cezadan muaf" hissetmeleridir

Adam girmemesi gereken futbol sahasına girdi… Hakemin yanına koştu; yumruğu gözüne çaktı. Meğer adam kulüp başkanıymış… Başkanının peşinde koşan “hırbolardan” biri, yere düşen hakemin yüzüne tekmeyi patlattı. Bu hırbonun giyim kuşam yerinde; berberden de yeni çıkmış… Kim bilir nereden ne yürütüyor ki yaranma peşinde…

Yumrukçu başkan, özür dilemek ve en azından bir süre insan içine çıkmamak yerine kendini savunmaya devam ediyor üstelik: “Ben sadece tokat attım ve attığım tokat kırığa sebebiyet vermez. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.” Kırık yoksa, yumruk değil tokat atılmışsa mesele yok yani! Adam AK Parti’li… Herkes ona yükleniyor ama yerde yatan adama tekme atanla ilgilenen yok. Şu ana kadar ona dava okunup okunmadığını da öğrenemedim.

Türkiye’de şiddet altı başını gidiyor…

Başka biri sokakta silahla ateş ediyor. Kendisini uyarını da hedef alıyor ve ağır şekilde yaralıyor. Kadınlar, boşanmak istedikleri erkeklerden kaçsalar bile kurtulamıyor; öldürülüyorlar. Zamanın Ana Muhalefet Lideri Kılıçdaroğlu, katıldığı bir cenaze töreninde yumruklanmıştı; yumruk atana ödül gibi bir ceza verdiler. Sanırım hapis bile yatmadı.

blank

Seçim kampanyasında, “”Doktorlar bizi azarlardı. Şu an biz doktor beğenmeyip doktor dövüyoruz. Tabii ki reis!” diye konuşan kadını da hatırlıyoruz zaten. Daha ne isteyebilirdi ki? Cumhurbaşkanı dövecek hale gelmeyi dileyecek değildi herhalde…

Türkiye, derin ve korkunç bir şiddet sarmalının içine düştü… Bunda en büyük pay, kendi güçlerinin ve dokunulmazlıklarının arkasına sığınarak herkesi tehdit eden, yüzlerinden kin ve nefret akıtarak konuşmayı marifet sayan liderlerin olmalıdır. Gerilim ve cepheleşme yaratarak kendi seçmenlerini konsolide etmeyi marifet sayanlar ülkeyi bu hale getirdiler: Sevgisizlik ve hoşgörü yoksunluğu her tarafı kırdı, geçirdi.

Şimdi, eski bir milletvekili olan yumrukçuyu kınayarak veya “sporda şiddete izin vermeyeceğiz” diye nutuk atarak şiddetin yaygınlaşmasının sorumluluğunu üstlerinden atmaya çalışıyorlar. Şiddet sadece spor alanlarında yok ki; her yerdedir! Oysa onlar, hiçbir sorunu çözemedikleri gibi şiddetin yaygınlaşmasını da umursamıyorlar. Tam tersine bundan medet umdukları bile söylenebilir.  Belli ki Türkiye’de yaygınlaşan şiddete çözüm bulunmayacak. Herkes önce kendini, sonra yakınlarını korumaya bakacak. Bir bardak su istemek için çalacak kapı kalmayacak; kimse kimseye kapısını açmayacak. Çelik kapı sanayicileri zengin olacak.

Ülke liderliğinin tutumu bu olduğu zaman şiddete çözüm bulmak için öneri yapmanın da anlamı olmaz ama belki bilim insanları bu konuda konuşmaya cüret edecekler! Bunu deneseler bile, onları dinleyen olmayacak! Liderliği ellerinde bulunduranlar bu konuda yardımcı olabilirler ama onların yarattıkları bu sonucu lehlerine kullanmaktan başka bir şey düşünmeyeceklerini kestirmek için kahin olmak gerekmiyor.

Bu toplum şiddet sarmalına kapıldı bir kere, nasıl çıkacak kim bilebilir?

Belki din adamları… Belki Diyanet İşleri Başkanı, eline bir kılıç alıp minbere çıkar; bir hutbe okur ve şiddete karşı cihat eder diye umut etmekten başka çare kalmamış görünüyor.

spot_img

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR