Hükümeti kurmakla görevlendirilen UBP Genel Başkan Vekili Ersan Saner, ne yapıyor; tam olarak bilmiyoruz! Adet olduğu üzere partiler arasında bir tur atıldı ama bu görüşmelerde ülke sorunları konuşulmadı.
Durgunluk içinde geçen iki günün sonunda Saner, “Bizim hedefimiz halka hizmettir. Hizmet için de en iyi hükümet seçeneğini saptamak durumundayız. Ancak halka hizmet için hükümet kurmanın yanında bir tıkanıklık yaşanması halinde, erken seçime gitmek de sorunların aşılması yönünde bir seçenektir” diyerek erken genel seçimi gündeme getirdi.
Saner’in kurduğu cümlelerden, erken seçimi “tehdit” olarak kullanmaya çalıştığını anladım.
ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR
Aslına bakarsanız, siyasiler dışındaki belli çevreler de seçimleri bir tehdit olarak görüyorlar; zamanın “seçim zamanı” olmadığını sıklıkla ifade ediyorlar.
Seçim yapmayıp da ne yapacaksınız peki?
Kimse bu soruya somut bir yanıt vermiyor.
2020 Aralık ayı maaşlarının ödenmesi için maliyenin 800 milyon TL bulması gerekiyor: Hükümet kurulursa bu parayı Türkiye’den alabileceğimiz düşünülüyor galiba… Sormak lazım: Türkiye bu parayı hangi hükümete verecek? Bunu bilmeden seçim tehdidi ile hükümet kurmak işe yarayacak mı?
2021 yılında KKTC bütcesinin 3.5 milyar TL’lik bir açığı olabileceği hesaplanıyor: Bu açığın kapatılması için ne yapılması gerekiyor? Saner bu konuda ne düşünüyor? CTP ve HP kadroları bu soruna nasıl yaklaşıyorlar. Bu soruna nasıl bir çözüm bulunacağı konusunda anlaşmadan, seçim tehdidi ile kurulacak bir hükümet ne işe yarayacak?
Maaşları ödemek için para bulasanız bile salgının etkisi ile sarsılan bir reel ekonomi var: Ekonomik çarkları döndürmek için nasıl bir planınız olacak? Bu konuda anlaşmadan kurulacak hükümet ne yapacak?
Siyaset kurumu “müdahale nöbetleri” geçiriyor: Bu sarsıntılar, elbette Türkiye ile ilişkiler konusuyla bağlantılıdır. Bu konuda ortak bir yaklaşımınız yoksa ilk nöbet geldiğinde yeniden dağılacaksınız demektir. Böyle bir hükümet kurmakla elinize ne geçecek?
SEÇİMİN YARARLARI
Erken genel seçimden kaçınmak istiyorsanız, belli başlı sorunlara ortak çözümler üretmeniz ve bu çözümleri hayata geçirmek için işe koyulmanız gerekir.
Bunu, “Bizim hedefimiz halka hizmettir. Hizmet için de en iyi hükümet seçeneğini saptamak durumundayız” gibi bize artık anlamsız gelen cümleler kurarak başaramazsınız. Sorunlar somuttur; bizi ateş gibi yakmaktadır. Bu ateşleri nasıl söndüreceğinizi açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymak ve bunun için çalışacak bir hükümet aramalısınız.
Yoksa bizi gerçekten seçim paklar!
Seçmen karşısına çıkacak olan partiler, ayrı ayrı da olsa çözümlerini sunarlar belki… Belki de şimdiki kadrolarını yeniler, alternatif isimler ileri sürerler…
Kimbilir? Belki de halk, şimdiki fiyakolardan bıkmışlığını ifade etmek için kendine göre yollar bulur; Meclis’i köklü bir şekilde değiştirir, küçük dediğiniz partileri büyütür, büyük dediklerinizi küçültür.
Hiçbir şey değişmeyecek olsa bile, bunu bir kez daha görür “biz zaten adam olmayız” diyerek yaşamaya devam ederiz… Böyle bir psikolojiye sahip olabilmek için bile bir seçime ihtiyaç vardır!
Mesele sadece hükümet kurmak değildir; sorunlara çözüm yolu önermektir. Bugünkü sorunlara etkili bir çıkış yolu öneremiyorsanız, bizi gerçekten seçim paklar!