“ÖFKELENDİĞİNİ SÖYLEMEK BİR HAK OLMALI”

0
blank

Teknolojinin verdiği imkanlardan biri de kendi videolarını hazırlamak ve herhangi bir izne veya aracıya ihtiyaç duymadan yayınlamaktır. İnsanlar zaten sosyalleşmeye ihtiyaç duyan yaratıklardır; toplum olarak yaşarlar ve toplum içinde statü sahibi olmaya çalışırlar. Bizi, diğer canlılardan ayıran temel özelliklerimizden biri de budur.

Böyle bir yayın olanağına kavuşmuş olmak, insanlara yeni sosyalleşme olanakları da sunmuş olmaktadır: Çek ve yayınla; istediğini de söyle!

Sosyal medya ortamı, Vuda’nın kahvehanesine döndü…

Çocukluğumu yaşadığım yıllarda köyün gençleri bir birlerine küfürle seslenir, küfürle karşılık alırlardı. Bu küfürlerin kavgaya dönüşüp dönüşmeyeceği kimin kime hangi niyetle küfrettiğine bağlıydı. Bazı küfürler küfür sayılmazdı herhalde! Niyet sövmek veya küçük düşürmek değilse, küfür bir hitap şekli olarak kalıyordu galiba!

NİYET ÖNEMLİ

Şimdiki sosyal medya ortamında yazılanları veya söylenenleri de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor: Niyet önemli!

Adamın biri, derdini anlatabileceği veya öfkesini dışa vurabileceği kadar küfür etti diye sesini kısmaya çalışmanın sonu gelmeyecektir. Üstelik, neyin küfür, neyin küfür olmadığını ayırt etmek giderek zorlaşacak ve bu durum mahkemeleri bile zorlayacaktır.

Sosyal medya üzerinden siyaset yapanlar veya bu alanda boy göstererek halka ulaşmayı ‘yeni bir hüner’ sayanlar, bu alandan kendilerine gelebilecek dokundurmalara da hazır olmalıdırlar.

GÖZ ÖNÜNDE İŞ YAPMAK

Son zamanlarda, bu konudaki en olgun yaklaşımlardan birine Nevşin Mengü’nün Diken’deki yazısında rastladım diyebilirim:

“Artık izleyici, okuyucu edilgen değil etken; söylediğinizi beğenmezse ağzına geleni yazabiliyor. Bu artık bir gerçeklik. Buna katlanamayan bununla yaşayamayan kişilerin ise üzgünüm ama o zaman kamuoyunun gözü önünde iş yapmamaları gerekiyor.

Siyasiler her lafları ve icraatları eleştirilemez, kutsal olan yarı tanrılar değiller. Gazeteciler söylediklerinin üzerine söz söylenemez kişiler değiller. Bu işleri yapmanın bedeli hakaretlere de katlanmaktan geçiyor. Twitter’da kendilerine her sövüldüğünde ağlayarak, yasaklayın diyen kişilere başka bir iş ya da yol seçmelerini öneriyorum.

Öfkelenmek, öfkelendiğini söylemek, şiddet çağrısı içermediği sürece bir hak olmalı. Siyaset üreten, yayıncılık yapan kişilere ise bir zahmet biraz olgun olmak düşüyor.” 

(Yazıyı okumak için tıklamak yeterli: http://www.diken.com.tr/sosyal-medyada-sovme-hakki/)

ÇİFTE STANDART

Bizde bir de çifte standart sorunu var: Bize yapılmasından hoşnut olmadığımız şeyleri, başkalarına layık görebiliyoruz. Birileri başlarına işenirken bile resmedilebilir ama bize laf söylenemez! İşimize geldiğinde düşünce, söz ve anlatım özgürlüğünden yana olur; işimize geldiğinde ‘hakaret edilmesine’ karşı çıkarız. Biz keyfi bir şekilde yönetecek, insanların kamusal faaliyetler için yarattıkları kaynağı keyfimizce ve verimsiz bir şekilde kullanmayı sürdürecek ama buna öfkelenenleri mahkemelerde süründüreceğiz. 

Şimdiki durumda KKTC’de idarenin de, hukuk düzeninin de iler tutar yanı kalmamıştır!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz