3’NCÜ YOL İÇİN AYNI SAYFADA MIYIZ?

0
blank


İki aydan az bir süre sonra demokrasinin bayram günü olan bir seçimde irademizi sandığa yansıtacağız. 

blank

30 yılı aşkın iş hayatı tecrübesi, hedefe ulaşmak ya da yaklaşmak için elde olan olanaklarla yapabileceklerimizi dikkate alarak karar vermeyi öğretti. Kritik kararların arifesinde başkasına bağlı olmadan hedefe yönelik yaratabileceğimiz en büyük etkiyi hesaplamak, buna yönelik plan ve hazırlık yapmak genelde iş hayatımın odak noktası oldu. Duygusal davranmayıp bu öğretiye sadık kalıp hareket ettiğimde de geriye dönüp “keşke” dediğimi hatırlamıyorum.

Bu öğreti ilk iş olarak hedefi belirlemeyi hemen sonrasında da hedefe ulaşmak için kontrol edilebilecek ve edilemeyecek unsurları ortaya koymayı gerektirir. Ayrıştırmanın amacı hedef ulaşmaktaki etki ve başarı olasılıklarını ortaya koyarak kontrol edilebileceklere odaklanmaktır.  Eldeki tabloya bakıp ortaya çıkan olasılıkları da değerlendirerek en optimum sonucu doğuracak olan yol haritası ile de yola çıkılır. Süreç içerisinde de kontrol edilebileceklerin etkisi ve hedefe ulaşmaktaki başarı olasılıklarındaki öngörü test edilir.

Kimin kazanacağı meçhul ama iki turlu olacağı yüksek ihtimal olan bu seçim sürecinde kendimizi bu algoritmaya hazırlamamız gerektiğini düşünüyorum. 

***

Bu kişisel öğretiden hareketle, ilk karar vermemiz gereken nokta 50 yıldan sonra artık federasyon dışındaki alternatiflerin de müzakere masasına taşınmasının çözüme ulaşmak için hedef olup olmadığıdır. Statüko ve federasyon dışında 3’ncü bir yol denenmeli midir?

Federasyona veya anlaşma olmadan tanınma yoluna girmemiz gerektiğini düşünenlerin bile 3’ncü yolu artık denenmesi gereken bir siyaset olduğunu düşünmesinden yanayım. 

Bunu da girişte izah etmeye çalıştığım kişisel öğretiden hareketle masada değil de sahada etki edebileceğimize inandığımız çeşitli unsurları aynı anda harekete geçirerek fark yaratabileceğimize inanıyorum.

Rum tarafını, adada çözüme olan ihtiyacın onlar için de geçerli olduğunu göstereceğimiz proaktif bir siyasete geçmemiz gerekir. Bunu açık ve net söyleyen ve altını dolduran adayları dinlemeye hazırım.

Bugüne kadar tembellik dahil şu veya bu sebepten dolayı atmadığımız adımları yarım asırdır süren görüşme sürecine acaba olumsuz etkisi olur mu olmaz mı ya da Rumları rahatsız eder mi düşüncelerinden arınmış ama sahada karşılığı olacak somut fikirlere dayandırarak atmaya başlamalıyız.

Bunların içinde Maraş’ın eski sahiplerine verilmek üzere KKTC yönetimi altında açılması en başta gelir. Bu konuyu hükümetin büyük ortağının ve hamasi nutuk atan çevrelerin yalap şap ele alışına rağmen Rum tarafında yarattığı etkiyi görmemek için kör olmak lazım. 

Maraş açılımına ek olarak sınırda olası bir anlaşma sonucunda toprak tavizi olarak vereceğimiz dillendirilmiş yerlerde kalıcı olmaya niyetli olduğumuzu gösterecek adımlar atılabilir. Örneğin bu bölgelerde sulu tarıma öncelik verebilir. Yine bu bölgeye kamuya yönelik yatırımlar yapabiliriz.

Proaktif siyasette görüldüğü üzere yalnızca Maraş ile kalmamak ve buna ek açılımlarla listeyi adayların genişletmesini beklememiz, bunu yapanı daha farklı bir gözle değerlendirmemiz lazım olduğunu düşünüyorum.

Aksi bir beklenti ile geçirilecek seçim süreci yıllardır olanın tekrarını peşinen kabul etmek ile eşdeğer olur görüşündeyim. 

Bunu yapan aday beni ‘aidiyet ve milliyetçilik’ üzerinden attığı hamasi nutuk ve laf sokuşturmaları ile duygusal olarak etkilese de oyumu alamaz.

***

Diğer bir nokta siyasi söylem ve eylemdeki bu proaktif siyaset ile hedeflenen sonucu, diplomasi ve hukuk içerisinde doğru referans noktalarını ve üslubu kullanarak yapmak esas olmalıdır.

Bunu yaparken de mümkün olduğunca ilgili taraflara onurlu çıkış kapısını ‘kındırık’ bırakacak şekilde yapmaya özen göstermeliyiz. Anlaşma yoluyla çözüme ulaşmaya olan inancımız hep ön planda kalmalı. Bunu olguda olduğu kadar algıda da yaratacak söylem kıvraklığını adaylardan duymak isterim. 

***

Ana fikir ve bu fikri hayata geçirebilmek için yapılabileceklerden sonra karar verilmesi gereken bunları kimin hayata geçirebileceği ile ilgili karar noktasıdır.

Savunduğunuz ve beklediğiniz siyaseti hayata geçirebilmek için Kıbrıs sorununun geçmişini, uluslararası hukuk ve diplomasiyi uygulamakta rahat ve dış dünyada Kıbrıs Türkü adına sözcülük yapacak derecede güven ve entelektüel imaj uyandıran biri aracılığıyla yapmamız bundan dolayı kritik öneme sahiptir. 

***

Hedef, içerik, üslup ve yetkinliktensonraki değerlendirme noktası da bu ilk dört karar noktasının ayrılmaz parçasıdır. 

Önümüzdeki beş yılda Türkiye devleti ile uyumlu şekilde çalışarak kim çözüm yolunda Kıbrıs Türkü adına fark yaratabilir sorusunun cevabının arayışında olacağım. 

Tahmin ederim sonunda da sandığa bu bakiye ruh haliyle gideceğim.

Olursa devrim niteliğinde ileriye de emsal olarak taşınabilecek olan dönüşümlü iki adayın katılımıyla olacak olan açık oturumlardaki performans da kafamdaki bu algoritmanın söylenen ve söylenmeyenler üzerinden test edildiği bağımsız platformu olacak. 

Kıbrıs’ın dışında olsa da Kıbrıs’ı hep içinde tutan, günlük siyasetten beklentisi olmayan, devlete işi düştüğünde de kim iktidarda olursa olsun sıra numarası alıp sıraya giren, memur emeklisi bir ailenin evladı olarak seçim sürecinin başında aklımın içinden geçen bunlar.

Bilmem ayni sayfada mıyız? 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz