KİMSE “O TARAFA” GİTMESİN! “O KADAR BASİT!”

MÜLKİYET SORUNUNU ÇÖZMEDEN SEYAHAT EDEBİLMEK İÇİN BÜTÜN YATIRIMCILARA BİRER DİPLOMATİK PASAPORT SAĞLAMAK GEREKECEK SANIRIM. BUNU DA ANCAK TATAR YAPABİLİR.

0
blank

Rum tarafının mülkiyet sorununu kullanarak Kıbrıs Türk ekonomisine darbe vurmak girişimlerine karşılık ne yapılabilir? Bu sorunun yanıtı aranıyor.

Farklı yerlerde farklı toplantılar yapılıyor: Sivil toplum örgütleri, doğrudan bu konuya muhatap olması gündemde olan yatırımcıların oluşturduğu gruplar ve elbette KKTC makamları… Muhalefet liderleri görüşlerini açıklıyor, basın mensupları haberleri kamuoyuna yetiştirmek için yarışıyor…

Türkiye’nin her şekilde desteğini almak lazım… Sesimizi dünyaya duyurabilmek için diplomatik desteğe ihtiyaç var; Türkiye’nin vermesi gerekiyor. Yabancılara taşınmaz mal satışı konusunda Türk kamuoyundan başlayarak yangın çıkarmaya çalışanlar olmuştu; onları durdurmak için de Türkiye’nin desteği önemli… Farklı pazarlara açılmak için de bu desteğe ihtiyacımız var.

Genel anlamda bir koordinasyona da ihtiyaç var. Adına ister “kriz masası”; ister “koordinasyon kurulu”; isterseniz “beyin takımı” deyin… Hukuki bilgiler ile siyasi gücü birleştirmek, yerel ve uluslararası kamuoyunun şekillendirilmesine yardımcı olacak hareketlerin tümünü aynı noktaya yoğunlaştırmak ancak bu sayede mümkün olabilir.

Başbakanlık yapsa da olur ama dış dünya ile temasları yürüttüğünü dikkate aldığımız zaman böyle bir koordinasyona Cumhurbaşkanı Tatar’ın öncülük etmesi daha etkili olacak. Bu durumda yapılan, yapılmayan veya yapılamayan işlerin siyasi sorumluluğu da, günahı da, sevabı da Tatar’a kalacak.

blank

Oysa Tatar, işin çözümü için kestirme ve kolay bir yol keşfetmiş görünüyor. Türkiye’den gelen bir grup gazeteciye de açıkladı: “Biz yabancılara ‘gitmeyin o tarafa’ diyoruz. Bu kadar basit. İstanbul’dan geçin. Madem sana bunu yapıyor. Bunu söyleyeceksin ki Rum bin pişman olsun. Ne BM, ne AB ne insan hakları hiçbir şey dinlemiyor Rum. Rum, Türkiye’ye bel altı vuruyor burayı çökertmek için. Ama biz çökmeyeceğiz!”

Bu işlerle uğraşan bir arkadaşım, bu gidişle Kuzey Kıbrıs’ın “açık hava hapishanesine” dönüşeceği mesajını yollamıştı. Tatar, “İstanbul’dan geçin” diyor ama Avrupa hukuğunun Kıbrıs Rum mahkemelerinde verilen kararların tüm AB üyesi ülkelerde uygulanmasına olanak tanıdığını unutuyor. Önemli iş insanlarımızdan Ahmet Noyan’ın “İstanbul’dan geçerek” gittiği halde Dubai kapısından geri dönmek zorunda kaldığını da görmezden geliyor. Şimdiki durumda bile “açık hava hapishanesi” olduk! İstanbul’a gitmeye devam edebileceğimiz bile belli değil ama İstanbul’dan geçerek gideceğimiz yer kalmadığı kesindir.

Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği diplomatik pasapostla seyahat ediyor. Belki de çözüm, KKTC’deki yatırımcılara da birer “Türkiye’nin diplomatik pasaportu” dağıtmak olacak!

Buna karar vermek için de ÇOK İYİ BİR KOORDİNASYON yapmak ve Türkiye’den “TAM DESTEK” almak şart! Onu da Tatar yapacak!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz