spot_img
18.9 C
Lefkoşa
spot_img

“FAKİRLEŞMEYİ TOPLUMA YAYACAK VE BU SÜREÇTEN BİRLİKTE ÇIKACAKTIK. OLMADI!”

TV2020’de yayınlanmaya başlanan Hasan Erçakıca ile Ekonomiye Bakış programına konuk olarak katılan eski maliye bakanlarından Birikim Özgür, pandemi sürecinin bir fırsata dönüştürülebileceğini ancak siyasi liderliğin bunu başaramadığını anlattı. Salgın nedeniyle ortaya çıkan durumun bütün toplum kesimlerini fedakarlık yapma noktasına getirdiğini hatırlatan Özgür, “fakirleşmeyi topluma yayacak ve fakirleşme sürecinden birlikte çıkılmasını sağlayacak” bir ortam ortam oluştuğunu ancak hükümetin eski normali sürdürmeye çalışarak bu fırsatı heba ettiğini anlattı.

Ekonomiye Bakış programının ilk konuğu olan Birikim Özgür, konuşmasından şu noktalar üzerinde durdu:

“Belki çok klişe olacak ama ‘her kriz bir fırsat doğurur’ denir. Ve ben bazen bu krizlerin dünyayı ciddi şekilde hem değiştirdiğini, hem de sistemleri güçlendirdiğini düşünüyorum veya böyle gözlemliyorum.”

“2008 küresel finans krizinden sonra hangi ülke sistemini güçlendirecek birtakım yapısal düzenlemelere yoğunlaşabilmişse o ülke, bakıyoruz ki şimdi daha güçlü bir sisteme sahip.”

“Tabi ki bu pandemi insanlarda hem sağlık boyutunda ciddi bir endişe yarattı, hem de ekonomide müthiş bir türbülansa neden oldu. Çünkü iç talep neredeyse durdu, insanlar evlerine kapandı. Hem de dış ticaret, neredeyse durma aşamasına geldi. Dünya ekonomisi ciddi şekilde küçüldü. Ve buna bağlı olarak dünyamız yeni bir döneme girmiş oldu.”

“Bu çerçevede bakıldığında ilk etapta ilk reaksiyon olarak ülkelerin vermiş olduğu tepkiler, genellikle kamunun eskiden olduğu gibi ekonomide daha etkili olacağı, yani tekrardan bir devletçi ekonomik rejime geri dönüş mü olacağı seklinde ciddi sorgulmalara yol açtı. Çünkü bütün gözler devletlerin üzerine çevrildi. Devletlerin bu süreçte ipleri ele alması beklendi. Ekonomilerin çökmemesi için devletin rolünün ön plana çıktığı bir sürece gelindi. Tekrardan özel sektör odaklı yapının, devlet odaklı bir yapıya dönüşüp dönüşmeyeceği sorgulandı. Ama pandeminin ilerleyen safhalarında tam aksine serbest piyasanın güçlenebilmesi adına devletin ne yapması gerektiği noktasına yoğunlaşıldı.”

“Devletler o kadar da güçlü değil… Evet, devletler güçlüdür ama mukayeseli olarak zayıf devletlere göre daha fazla ekonomiye bir katkısı elbette ki  oldu. Ama sürdürülebilir olmayacağı aşikar; devletlerin ekonomide rolünü büyütmenin ekonomiye bir faydası sağlanmayacağı net olarak anlaşıldı.”

blank
ÖZGÜR: Eski maliye bakanlarından Birikim Özgür, fakirliğin adil dağıtılması halinde krizden daha etkili bir şekilde çıkılabileceğini anlattı.

“Buna bağlı olarak devletler ne yaptı? O geçiş sürecinde yani ekonominin durduğu süreçte gerekli sübvansiyonları yaparak iş gücünü ayakta tutmak ve pandemi sonrasında işletmelerin tekrardan çarklarını döndürebilecekleri yani ölmeyecekleri düzeyde onları sabit tutabilme noktasında devletlere bir görev biçildi. Bütün devletler buna yoğunlaştı. Özellikle İngiltere, çalışanlara ve işletmelere ciddi katkılar sağlandı. Zaten bu tip ülkeler ekonomik anlamda ‘v’şeklinde eski gelir seviyesine çıkabiliyor.”

“Ama ilaveten başka bişey daha yapıldı: Özellikle Avrupa Birliği’nin üyelerine yaptığı katkılar incelendiğinde şu görülüyor: Yapısal olarak ekonomiyi güçlendirecek hangi hamleleri yapması gerekiyorsa o ülkelerin; o alanlara Avrupa Birliği kaynaklarını kanalize ediyor. Böylece pandemi sonrasında da daha az kırılgan olan ve daha güçlü bir şekilde faaliyetlerin yürütebilecek bir ekonomik ortam yaratılması gözetildi.”

“Tartışmayı sona erdirecek olan da bu yaklaşımdır. Serbest piyasanın daha az kırılgan olmasını sağlayacak daha verimli ve daha rekabetçi olabileceği koşulları yaratılmak üzere pandemiyi bir fırsata dönüştürür. Tamam biz size destek oluyoruz. Ama neye destek oluyoruz? Ekonominizi güçlendirmenize ve bunun içinde örneğin daha fazla teknoloji kullanarak yatırımcının iş dünyasının önündeki engelleri azaltması gibi birtakım yapısal düzenlemeler de var.”

“Bütün Avrupa ülkelerinde bu vardır. Avrupa Birliği e-devleti güçlendirme ye katkı sağladı. Bunun yanı sıra ekonominin kalitesini arttırma, daha sürdürülebilir olmasını sağlamama v.s gibi birtakım noktalarda sisteme yapılması gereken müdahaleleri hızlandırdı. Belki 10 yıl içinde yapılması beklenen şeyler… Bunlar zaten ajandada olan işlerdi. Bunları hızlandırarak pandemi sonrasındaki kalkışı daha olası kılan, daha olması gereken hızda olması gereken bir yapısal yaklaşım içerisine girildi.”

“Bu bizim için de örnek olması gereken bişeydir. Ortaya şu sonuç çıkıyor: İçinde bulunulan bu vahim koşullarda yelkenlerini doğru ayarlayabilen ülkeler güçleniyor, ayağa kalkıyor, ekonomik düzey anlamında eski seviyesine ulaşıyor. Daha da ötesi, ekonomilerini güçlendiriyor.”

“İzleyenlerin daha iyi anlamaları için KKTC örneğinden gidecek olursak, yapısal reform yapmaktır. Pandemi öncesinden başlayan bir ev ödevidir. Her ülke en iyi ekonomiye sahip olsa bile illaki daha iyisi için bir çaba içerisinde olur. Bizim KKTC olarak bir farkımız; gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında onlar ekonomideki kamunun ağırlığını zaten mümkün olduğunca azaltmışlardı. Biz hala daha 80’lern 90’ların modeli ile kamu ağılıklı bir rejimle yola devam ediyoruz. Burada şu sonuç çıkıyor: Eski normali canlandırmak, eski günlerimize dönelim mentalitesi çok vahim. Bunu bekleyerek çok yanlış yapıyoruz. Kilit nokta sürdürülebilirlik noktasıdır. Hem ekonominin önünü daha fazla açan, hem kamunun daha fazla ekonomiye katkı yapacak şekilde kendini düzenlemesi, fonksiyonlarını gözden geçirip, düzenleme denetleme noktasında ön planda olması.”

“Kamu maliyesinin yetersizliği ve eski normali illa ki ayakta tutma… Bizim normalimiz zaten yanlıştı, şimdi yine ısrar edilirse daha da hızlı bir çöküş yaşanacak. Şu anda dip dediğimiz nokta bu değilse daha ne olabilir?”

“Artık Kıbrıs Türk Halkı ve sahip olduğumuz sistem aleni bir şekilde aylık harcamalarını yapamayan, ya Türkiye’nin yardımını bekleyen; veya iç borçlanmayla aylık harcamalarını gerçekleştiren bir yapıya büründü.”

“Burada mevzu şu: Pandemi’nin hemen sonrasında çok güzel bir fırsat doğmuştu. O günlerde özellikle dış talebin azalmasıyla birlikte ekonomide yaşanan kaos, bir biçimde herkesin tedirginlik ortamında devlet tarafından alınabilecek her türlü karara riayet etme, uyumlu davranma gibi bir fedakarlık yapma, bu mücadeleyi birlikte başarma v.s gibi bir takım argümanlar bütün kesimler tarafından gündeme getirilmişti. Tam o aşamada yapılması gereken şey şuydu: Biz daralan dış talebe bağlı olarak azalmış olan ülke gelirleri nispetinde, kamu harcamalarında bir düzenlemeye gidip bu fakirleşmeyi topluma yayacaktık. Ve buna bağlı olarak bu fakirleşme sürecinden hızlıca birlikte çıkacaktık.  Veya eski normalde ısrarcı davranıp zaten azalmış olan ülke gelirlerini tüketimde kullanarak, kamu harcamalarını zapturapt altına almadan aynen devam ettirerek fakirleşmeyi daha da derinleştirip daha uzun vadede ayağa kalkabileceğimiz bir sürece girmiş olacaktık.”

“Devlet, gelire göre devlet politikasını düzenliyoruz gibi bir çıkış yapabilseydi hem kimse buna itiraz etmeyecekti, hem de daha kolay kurtulacaktı, hem sosyal denge sağlanacaktı. Özel sektöre daha fazla katkı olabilecekti. Son derece adil, birlikte fakirleşeceğimiz, birlikte geleceği yeniden inşa edeceğimiz bir yeni durum ortaya çıkmış olacaktı.”

“Ben pandeminin ilk günlerinde Ersin beyden davet alarak kendisini ziyaret edip; anlattım. Tarihi bir aşamadan geçiyorduk, o gün biz yapılması gerekeni yapıp son 10 yıldaki o ataleti de üzerimizden atma fırsatını değerlendirecektik. Ya da daha vahim bir sürece girilecekti. Neticede eski anlayışla hükümet olarak bir karar aldık. Ve şimdi iş, iyice sarpa sarıyor. Kamu tıkandı. Daha vahim bir senaryo, turizm , yüksek öğrenim açılınca, kamunun gelirleri de artacak.  Özel sektöre saldıran ve kendi var olabilmesi için diğer canlıları imha eden bir anlayışla bu işi sürdürmeyi denersek bizim ekonomimiz hiç düzelemeyecek.”

“Doğru alternatifi ortaya koyma meselesi siyasete düşüyor. Türkiye hatalı UBP’de zaten alışılagelmiş politikayı güdüyor. Demek ki diğer partilerden, tamamlayıcısı gibi değil gerçekten değişimi, dönüşümü halka anlatan statükoyla ilişkilerini gözden geçiren, bir gelecek vadeden bir politika bekliyoruz.”

PROGRAMA AŞAĞIDAKİ BAĞLANTI İLE ULAŞABİLİRSİNİZ:

https://www.facebook.com/watch/live/?v=3974043976012960&ref=search

İLGİLİ HABERLER

Bizi takip edin

3,234TakipçilerTakip Et
5,673TakipçilerTakip Et

SON HABERLER